Oğuzhan Uygun

Oğuzhan Uygun

14 Nisan 2025 Pazartesi

Hayalet Savaş Uçaklarının (RCS) Radar Kesit Alanları ve Türk Teknolojisinin Bu Alandaki Yükselişi – Oğuzhan Uygun

Hayalet Savaş Uçaklarının (RCS) Radar Kesit Alanları ve Türk Teknolojisinin Bu Alandaki Yükselişi – Oğuzhan Uygun
0

BEĞENDİM

Oğuzhan UYGUN – Big. Mak. Tek/Savunma Sanayi Analisti – 14 Nisan 2025

 

RCS, Radar Kesiti anlamına gelir veya daha basit bir ifadeyle bir uçağın radar imzasının ne kadar büyük olduğunu belirtir.

RCS, uçağın boyutunu küçültmekle başlayarak birçok şekilde azaltılabilir. Uçak ne kadar küçükse, geri yansıttığı radyasyon da o kadar az olur. Ancak, bu her zaman mümkün değildir, bu yüzden batılı tasarım büroları bir uçağın RCS’sini azaltmak için birçok yeni teknoloji ve bilgi türünü dahil etmiştir.

a

Radar emici boya ve özel geometri gibi yenilikler, bir uçağın radar boyasına yansıttığı radyasyon miktarını önemli ölçüde azaltarak onu gizlemeye yardımcı olur. Kuyruk kanatlarını çıkarmak da RCS’yi azaltmaya yardımcı olur. Hayalet uçakların bir diğer ortak özelliği,  uçağın RCS’sini azaltan ve RCS’yi artıran dahili silah bölmeleridir.

Uçakların radar görünürlüğü, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir ve bu görünürlük, uçakların radar kesit alanı (RCS, Radar Cross Section) olarak adlandırılan bir özellik ile ölçülür. Radar görünürlüğü, bir uçağın radar sistemleri tarafından ne kadar kolay tespit edilebileceğini belirler. RCS, uçakların radar sinyallerini yansıtma kapasitesini ölçer ve genellikle dBsm (desibel metrekare) cinsinden ifade edilir. Bu görünürlük, uçağın tasarımına, kullanılan malzemelere (RAM) ve teknolojiye göre farklılık gösterir.

RCS kavramına uçağın bütün yüzeyleri etki eder ancak her bir yüzeyin RCS kavramındaki payı farklıdır. Örneğin uçakların kanat altında taşınan bomba veya yakıt tankları  sanılanın aksine uçağın RCS değerini hayati ölçüde etkilemezler. Çünkü kanat altlarında taşınan mühimmatlarda esasen silindirik ve dairesel bir tasarıma sahiptir. Kanat altında taşınan mühimmat ve yakıt depolarında daha farklı durumlar söz konusudur ancak genel olarak belirtildiği üzere buralarda taşınan mühimmat veya deponun uçağın karşı tarafa olan görünürlüğünde uçağın özellikle dikey yüzeylerine göre çok düşük bir etkisi vardır. Bu etki çoğunlukla özellikle mühimmat ve deponun uçaktan uçuş sırasında güvenli ayrılması için ihmal edilir. Ancak mühimmatların gövde içerisine alınması yine sanılanın aksine uçağın radara görünmesindense uçağın performansına yönelik yapılmış bir uygulamadır.

b rcs

Radar Görünürlüğünü Etkileyen Faktörler

 Uçağın Şekli ve Tasarımı

– Uçakların radar görünürlüğü, tasarımlarına bağlıdır. Örneğin, Stealth (gizlilik) tasarımı, radar sinyallerini saptırmak amacıyla özel şekiller ve yüzeyler kullanır. Bu tür uçaklar, radar sistemleri tarafından tespit edilme olasılığı düşük olan uçaklar olarak bilinir.

Malzeme ve Yüzey Kaplamaları

– Radar emici malzemeler (RAM), uçakların radar kesit alanını küçültmek için kullanılır. Stealth uçakları, radar sinyallerini soğuracak veya yayacak şekilde tasarlanmış özel kaplamalarla donatılır.

Uçağın Boyutu ve Yüksekliği

Uçakların boyutu, radar sinyalinin ne kadarını yansıttığını etkiler. Daha büyük uçaklar genellikle daha büyük RCS’ye sahipken, küçük uçaklar daha düşük radar görünürlüğüne sahiptir.

c

Yüksek Frekanslı Radarlar

– Daha yüksek frekanslarda çalışan radarlar, daha küçük hedefleri tespit etme konusunda daha etkilidir, bu da küçük uçakların radar görünürlüğünü artırabilir.

Havada Uçuş Durumu

– Uçağın yüksekliği ve uçuş açısı da radar görünürlüğünü etkileyebilir. Düşük irtifalarda uçan uçaklar, yeryüzü tarafından yansıyan radar sinyalleri ile daha kolay tespit edilebilir.

-F-22 Raptor: 0.0001 m² (çok düşük radar kesit alanı, stealth teknolojisi kullanılıyor)

– F-35 Lightning II: 0.001 m² (stealth teknolojisi, düşük RCS)

– F-16 Fighting Falcon: 1 m² (gelişmiş aerodinamik tasarım, ancak stealth özellikleri yok)

– B-2 Spirit (Stealth Bomba Uçağı): 0.1 m² (düşük RCS, stealth özellikleri)

– B-52 Stratofortress: 100 m² (yüksek RCS, eski model büyük uçak)

– MQ-9 Reaper İHA: 0.05 m² (küçük boyutlu İHA, radar görünürlüğü düşük)

KAAN ve F-35 radar kesit alanı kıyaslaması

KAAN (MMU) ve F-35 (Lockheed Martin üretimi) arasında radar kesit alanı (RCS – Radar Cross Section) açısından kesin bir kıyaslama yapmak, açık kaynaklı verilerin sınırlılığı nedeniyle zor. Verilen değerler tahmini değerlerdir resmi açıklamaya dayalı değildir.

F-35 Radar Kesit Alanı:

F-35, düşük görünürlük (stealth) için optimize edilmiş bir 5. nesil savaş uçağıdır. Tasarımı, radar dalgalarını emen malzemeler (RAM – Radar Absorbing Material), gövde şeklinin dikkatli bir şekilde hizalanması ve motor emisyonlarının maskelenmesi gibi özelliklerle RCS’yi en aza indirir. Açık kaynaklarda, F-35’in RCS’sinin yaklaşık 0.005 m² civarında olduğu belirtiliyor, bu da bir golf topu büyüklüğüne yakın bir radar izi anlamına gelir. Bu değer, uçağın açısına ve konfigürasyonuna bağlı olarak hafif değişiklikler gösterebilir. F-35’in gizliliği, özellikle X-bandı radarlarına karşı yüksek etkinlik sağlar, ancak düşük frekanslı radarlar (örneğin L-bandı) karşısında bu avantaj bir miktar azalabilir.

d

KAAN Radar Kesit Alanı:

KAAN da 5. nesil bir uçak olarak düşük görünürlük hedefiyle tasarlanıyor, ancak henüz geliştirme aşamasında olduğu için nihai RCS değeri hakkında kesin veriler bulunmuyor. TUSAŞ, KAAN için özel radar emici kaplamalar ve aerodinamik tasarım optimizasyonları üzerinde çalıştığını belirtiyor. Bazı resmi olmayan kaynaklar, KAAN’ın RCS’sinin F-35’ten biraz daha yüksek olabileceğini, örneğin bir “futbol topu” büyüklüğünde (yaklaşık 0.1-0.3 m²) olabileceğini öne sürüyor. Bunun nedeni, KAAN’ın çift motorlu tasarımı ve daha büyük gövdesinin radar yansımasını artırabileceği düşüncesi. Ancak, KAAN’ın nihai RCS’si, prototip testleri tamamlanıp seri üretim konfigürasyonu netleştikçe daha iyi anlaşılacak. Ayrıca, KAAN’ın termal izinin F-35’e kıyasla daha düşük olabileceği belirtiliyor (F110 motorlarının yaklaşık 1510°C’lik türbin içi ısısına karşı F-35’in F135 motorunun 1982°C civarında olduğu söyleniyor), bu da kızılötesi tespit açısından avantaj sağlayabilir. 

Karşılaştırma :

F-35’in Avantajları: F-35, yıllardır operasyonel olan ve gizlilik teknolojisi konusunda kanıtlanmış bir uçak. RCS’si, mevcut 5. nesil uçaklar arasında en düşüklerden biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca, sensör füzyonu ve ağ merkezli harp kabiliyetleriyle gizliliğini taktik avantajlarla destekliyor.

KAAN’ın Potansiyeli: KAAN, F-35 kadar düşük bir RCS’ye ulaşamayabilir, ancak geliştirme sürecinde modern radar emici malzemeler ve tasarım teknikleriyle bu farkı azaltmayı hedefliyor. Çift motorlu yapısı, daha fazla itki ve taşıma kapasitesi sağlarken, gizlilik açısından optimize edilmesi gereken bir unsur. KAAN’ın AESA radarı ve yerli mühimmat entegrasyonu gibi özellikleri, RCS farkını dengeleyebilecek taktik avantajlar sunabilir.

KAAN’ın RCS’si hakkında kesin veriler henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. F-35’in RCS’si de açık kaynaklarda yaklaşık değerlerle ifade ediliyor. Bu nedenle, doğrudan bir sayısal kıyaslama yapmak şimdilik spekülatif kalıyor.

F-35, şu an için RCS açısından KAAN’dan daha avantajlı görünüyor, çünkü tasarımı ve teknolojisi olgunlaşmış durumda. KAAN ise geliştirme sürecinde gelecek vadeden bir platform; nihai RCS’si, F-35’e yaklaşsa bile muhtemelen biraz daha yüksek olacak. Ancak, KAAN’ın düşük görünürlüğü, modern radarlara karşı operasyonel etkinlik için yeterli düzeyde olabilir. İlerleyen yıllarda KAAN’ın test sonuçları ve seri üretim modeli, bu kıyaslamayı daha net hale getirecek.

Uçak Türlerine Göre Radar Görünürlüğü:

 Stealth Uçaklar

e

– Örnek: F-22 Raptor, F-35 Lightning II, B-2 Spirit

– Stealth uçaklar, tasarım ve özel kaplamalarla radar kesit alanını (RCS) minimal seviyelere indirir. Bu uçakların radar görünürlüğü, genellikle 1 m²’den daha az olabilir. Bu, radar sistemlerinin bu uçakları tespit etmesini son derece zorlaştırır. Stealth uçaklar, radar sinyallerini yansıtmamak için düz ve açılı yüzeylere sahip olup, radar emici malzemelerle kaplanmıştır.

    Modern Savaş Uçakları

F-16 Fighting Falcon, Su-35, Eurofighter Typhoon

Bu uçaklar, stealth tasarımlarına sahip olmasalar da, gelişmiş aerodinamik şekillere ve bazı radar emici kaplamalara sahiptir. Radar kesit alanları 5-20 m² civarındadır. Radar sistemleri tarafından tespit edilebilecekleri mesafe, kullanılan radar türüne bağlıdır.

    İleri Seviye Havadan Havaya Savaş Uçakları (4.5 nesil ve 5. nesil)

F/A-18 Super Hornet, F-15E Strike Eagle, Su-30

– Bu uçaklar, eski model uçaklara göre daha düşük radar görünürlüğüne sahip olabilir. Ancak stealth uçaklar kadar gelişmiş gizlilik özelliklerine sahip değillerdir. Radar kesit alanları 10-50 m² arasında değişebilir.

 Bombardıman Uçakları

B-52 Stratofortress, Tu-160, B-1B Lancer

– Bombardıman uçakları, genellikle büyük boyutlara ve radar tarafından tespit edilmesi kolay yüzeylere sahiptir. Bu tür uçaklar, radar görünürlüğü açısından genellikle 50 m² ve üzeri RCS’ye sahiptir.

 İHA (İnsansız Hava Araçları)

MQ-9 Reaper, Bayraktar TB2

– İHA’lar, küçük boyutları nedeniyle genellikle 0.01 m² ile 5 m² arasında bir radar kesit alanına sahip olabilir. Ancak küçük boyutlarına rağmen, yüksek çözünürlüklü radarlar ve gelişmiş tespit sistemleriyle tespit edilebilirler.

ANKA-3 ve F-35  radar kesit alanı (RCS) karşılaştırması:

Bu iki uçağın radar tespit edilebilirliğini anlamada önemli bir kriterdir. RCS, bir uçak veya diğer hava aracının radar sinyallerini yansıtma kapasitesini ölçer. Daha düşük bir RCS, bir uçağın radar tarafından daha zor tespit edilmesini sağlar ve bu, genellikle stealth (gizlilik) uçaklarında görülen bir özelliktir.

f

ANKA-3, TUSAŞ tarafından geliştirilen insansız hava aracı (İHA) serisinin üçüncü neslini temsil etmektedir. ANKA-3, özellikle stealth teknolojisi ve radar görünürlüğü azaltılmış tasarımı ile dikkat çekmektedir

– RCS Değeri (ANKA-3): 0.1 m² civarında bir radar kesit alanına sahip olabileceği tahmin edilmektedir.

Bu değer, ANKA-3’ün stealth özellikleri ile radar tarafından tespit edilmesinin zor olduğunu gösteriyor. Ancak, bu değer F-35 gibi bir uçaktan çok daha yüksek bir radar kesit alanına sahip olduğu anlamına gelir.

F-35 Lightning II Radar Kesit Alanı (RCS)

F-35, Lockheed Martin tarafından geliştirilen ve stealth teknolojisine sahip bir 5. nesil savaş uçağıdır. F-35, radar tespiti konusunda yüksek seviyede gizlilik sunan bir tasarıma sahiptir ve radar kesit alanı çok düşüktür.

– RCS Değeri (F-35): 0.001 m² ile 0.005 m² arasında bir radar kesit alanına sahip olduğu tahmin edilmektedir.

F-35’in radar kesit alanı, ANKA-3’ten çok daha düşük olup, bu, F-35’in radar sinyallerini çok daha az yansıttığı ve dolayısıyla radar sistemleri tarafından çok daha zor tespit edilebileceği anlamına gelir.

Karşılaştırma:

| Uçak    | RCS Değeri (Radar Kesit Alanı) |

|————-|————————————-|

| ANKA-3  | 0.1 m² (yaklaşık)               |

| F-35    | 0.001 – 0.005 m²               |

 

 Bayraktar TB2

– RCS Değeri (Bayraktar TB2): 0.1 m² – 0.5 m² civarında bir radar kesit alanına sahip olması beklenmektedir.

– Bayraktar TB2, taktiksel keşif, gözetleme ve silahlı saldırı görevlerinde kullanılan bir orta irtifa İHA’dır. Stealth tasarımı olmasa da, boyutları ve şekli, radar tarafından belirgin şekilde tespit edilmesini zorlaştıran bir yapıdadır.

  Bayraktar Akıncı

– RCS Değeri (Bayraktar Akıncı): 0.5 m² – 1.5 m² arası bir RCS değeri olabileceği tahmin edilmektedir.

Bayraktar Akıncı, yüksek irtifa ve uzun süreli keşif görevleri için tasarlanmış daha büyük bir İHA’dır. Fakat, Akıncı da stealth tasarımına sahip olmamakla birlikte, yüksek irtifada uçması sayesinde radarın tespit edilmesi daha zordur.

 ANKA Serisi

– RCS Değeri (ANKA-1, ANKA-S, ANKA-3): 0.1 m² – 1 m² civarında bir RCS değeri tahmin edilmektedir.

– ANKA serisi, Türkiye’nin orta irtifa, uzun havada kalış süreli İHA’larıdır. ANKA-3 modeli, stealth teknolojisi ve radar emici malzemelerin kullanıldığı bir İHA olarak daha düşük RCS’ye sahip olabilir, ancak yine de F-35 gibi 5. nesil stealth uçaklarının seviyesinde gizlilik beklenmemektedir.

BAYKAR KIZILELMA

– RCS Değeri (Kızılelma): 0.1 m² – 0.5 m² civarında olabileceği tahmin edilmektedir.

– Kızılelma, yüksek hızlı, insansız hava aracı olarak tasarlanmış bir gizlilik özellikli SİHA’dır. Stealth özelliklerinin yanı sıra, yüksek hızda uçuş ve yüksek irtifa ile radar tespitini zorlaştırmak için tasarlandı.

 TUSAŞ İHA’ları:

– RCS Değeri (Genel tahmin): Milli İHA’larının genel olarak 0.1 m² ile 2 m² arasında bir RCS’ye sahip olabileceği düşünülüyor.

TUSAŞ, İHA teknolojisinde önemli atılımlar yapmış bir şirket olup, Gökbey, Anka, ve Aksungur gibi çeşitli İHA’lar geliştirmiştir. Bu İHA’lar, genel olarak düşük RCS değerlerine sahiptirler.

Radar Kesit Alanı (RCS) Açısından Milli İHA’ların Genel Değerlendirilmesi:

Milli İHA’lar, gizlilik teknolojilerini kısıtlı bir şekilde kullanmakla birlikte, özellikle Akıncı ve Kızılelma gibi yeni modellerde stealth (gizlilik) özellikleri arttırılmaktadır.

– Bayraktar TB2 ve ANKA gibi İHA’lar, stealth tasarımı kadar, yüksek irtifa ve uzun süreli havada kalabilme gibi avantajlarıyla radar tespitini zorlaştırmaktadır.

Milli İHA’larının radar kesit alanları, genellikle 0.1 m² ile 2 m² arasında değişmektedir. Ancak stealth özellikleri sınırlı olmasına rağmen, yüksek irtifa ve uzun süreli uçuş gibi faktörler bu İHA’ların radar tarafından tespit edilmesini zorlaştırıyor. ANKA-3, Kızılelma, Bayraktar Akıncı gibi yeni nesil İHA’lar, gizlilik tasarımları açısından daha düşük RCS değerlerine sahip olabilir, ancak F-35 gibi tam stealth uçaklarla karşılaştırıldığında, hala daha yüksek radar tespit olasılığına sahiptir.

g

Görünmezlik (Stealth) Teknolojisine Karşı Tedbirler:

h

Pasif (Bi-Statik) Radarlar:

Pasif radar ayrıca pasif tutarlı konum, pasif gizli radar ve pasif bi-statik radar olarak da bilinir.

Görünmez (stealth) hava araçlarının bir başka sınırlaması, bi-statik radarlar tarafından tespit edilme konusundaki savunmasızlıklarıdır.

Görünmez (stealth) bir uçağın konturu, monostatic bir radar sinyalinin doğrudan radar vericisinin yönüne geri yansımasını önleyecek şekilde tasarlanmıştır. Ancak bi-statik bir radarın vericisi ve alıcısı ayrı yerlerdedir, aslında tek bir verici, geniş bir alana dağılmış radar alıcıları tarafından kullanılabilir. Bu, bu alıcılardan en az birinin yansıyan bir sinyali alma olasılığını büyük ölçüde artırır. Radar vericisi uzay tabanlıysa ve bu nedenle hava aracını en büyük radar kesitinin yönü olan yukarıdan görüyorsa, gizli hava taşıtlarının bi-statik radar tarafından tespit edilmesi olasılığı daha da artacaktır.

Pasif radar tespit, yer tespiti ve takip fonksiyonlarını yerine getirebileceği gibi, hedef tespiti de yapabilmektedir.

Temel görünmezlik teknikleri, bi-statik geometriden ve gizliliğe karşı dalga biçimlerinin kullanımından yararlanan pasif radar sistemlerine karşı eskisinden daha az etkili olacaktır.

IRST Sistemleri:

Birkaç analist, F-22 gibi hayalet (stealth) uçakların Kızılötesi Arama ve İzleme Sistemleri (IRST-Infrared Search and Track Systems) tarafından tespit edilmeye karşı savunmasız olacağını iddia ediyor. Bir uçağın yüzeyinin doğal ısınması, bu tür sistemler için onu görünür kılar. Uçak ne kadar hızlı uçarsa, o kadar ısınır ve böylece kızılötesi araçlarla tespit edilmesi o kadar kolay olur. Bir uzman, “bir uçak çevresinden yalnızca bir santigrat derece saparsa, onu askerî açıdan faydalı menzillerde tespit edebileceksiniz” diyor.

Aslında, hem Rus MiG-29 hem de Su-27 IRST cihazları taşıyor, bu da Rusların bunu uzun süredir potansiyel bir gizlilik (stealth) karşıtı sistem olarak gördüklerini ve stealth’ın IRST sistemlere karşı zayıflığını havada avantaja dönüştürmeyi hedeflediklerini gösteriyor.

Sonuç olarak ne pasif radar ne de gizlilik teknolojisi sihir değildir.

Ladar (Lazer Radar):

Görünmez uçaklar, art arda kullanılan çoklu sensörlere karşı daha da savunmasızdır. Hedefi izlemek için bir IRST (Infrared Search and Track Systems) ve hedefi boyamak için bir Ladar (lazer radar) veya dar ışın, yüksek güçlü bir radar kullanılarak üstün veriler sağlanır.

Gizliliğin (stealth) en temel potansiyel sınırlaması, görsel algılamaya karşı savunmasız olmasıdır. F-22, örneğin F-15’ten yüzde 25-30 ve F-18’den yüzde 40 daha büyük olduğundan, 10 mil mertebesindeki menzillerden görsel olarak tespit edilmesi çok daha kolay olacaktır. Görünmezlik özelliklerinin çeşitli tipteki güdümlü havadan havaya füzelerin etkinliğini büyük ölçüde azaltacağı düşünüldüğünde, avcı uçakları hava çatışmaları (dog fight-it dalaşı) muhtemelen görsel menzil alanına geri dönecektir. Bu bağlamda, it dalaşında hantal kalabilecek bir F-22 belirgin bir dezavantaja sahip olacaktır.

Türk mühendisler RAM kaplama konusunda oldukça hızlı yol aldılar. Milli Muharip Uçak  Programı kapsamında geliştirilen KAAN Savaş Uçağı için TUSAŞ tesislerinde geliştirilen düşük görünürlüklü boyada %97’lik başarı seviyesine ulaşıldığı geçtiğimiz yıllarda açıklanmıştı.

ı

Hava araçları tarafından gönderilen sinyaller de bir hedef unsuru görmek amacıyla kullanılıyor. Düşük görünürlük özelliğine sahip platform, sinyalleri yüzeyi aracılığıyla soğuruyor. Sinyaller, az enerjiyle kaynağına dönüyor ya da bu sayede hiç dönemiyor. Bu soğurma, hava aracının hedef olarak görülmemesini veya tehdit olarak algılandığında vurulamamasını sağlıyor. Geliştirilen boya teknolojisiyle TUSAŞ, hem hava hem de yerden gelen sinyalleri önce KAAN’ın ardından diğer özgün platformların yüzeylerinde sönümleyebilecek teknolojiye sahip oldu.

Her alanda büyük bir ivmeyle devasa bir savunma ekosistemine dönüşen Türk Savunma Teknolojileri görünmezlik ve görünmezliği tespit teknolojilerinde de dünyanın önde gelen birkaç ülkesinden biri olacaktır.

Kaynakça:

1-Jet Savaş Uçağı Gelişimi/Jet Savaş Uçağı Nesilleri

2-Sciencedirect/stealth fighters

3-Lockheed Martin

4-https://www.researchgate.net/publication/259503614_Low_Observable_Principles_Stealth_Aircraft_and_Anti-Stealth_Technology

Devamını Oku

Son Teknoloji Ürünü Bir F-35  Neden 67 Yaşındaki F-4 Phantom’dan Daha Yavaş? – Oğuzhan Uygun

Son Teknoloji Ürünü Bir F-35  Neden 67 Yaşındaki F-4 Phantom’dan Daha Yavaş? – Oğuzhan Uygun
0

BEĞENDİM

Oğuzhan UYGUN – Big. Mak. Tek/Savunma Sanayi Analisti – 07 Nisan 2025

 

Hız artık o kadar önemli değil mi ?

u1

İkinci Dünya Savaşı ve onu takip eden soğuk savaşın başlangıcı sırasında, savaş uçaklarının ana rolü düşman bombardıman uçaklarını durdurmaktı.

Bir radar, tipik olarak yüksek irtifada yaklaşan düşman bombardıman uçağını/bombardıman uçaklarını seçer ve savaş uçaklarınızın hedeflerine ulaşma şansı bulamadan önce bombardıman uçaklarını karıştırmak, bu yüksekliğe tırmanmak ve durdurmak (yani vurmak) için sınırlı bir zamanı olur.

Hala füzelerin olmadığı bir zamandı ve bu önleyiciler, ana silahları olarak bir veya daha fazla top veya mitralyözü olan savaş uçaklarıydı.

Havadan havaya füzeler geliştirilmeye ve test edilmeye başladıkça, kısa süre sonra hiçbir hava soluyan jetin, Mach 4’ü rasgele aşacak ve kütle olarak çok daha küçük olan küçük füzeleri geride bırakma veya manevra yapma şansının yüksek olmadığı ortaya çıktı. Ayrıca, düşman savaşçılarınıza kendi füze taşıyan avcı destek uçaklarıyla karşılık veriyorsa, silahınızı kullanacak kadar yaklaşma şansınız da çok azdı.

u2

Süper Seyir yeteneklerine sahip olmamaları ve muazzam miktarda yakıt kullanmalarıydı – ve manevra söz konusu olduğunda bir dereceye kadar sadece çim dartıydı. Pilotun görevi, oraya mümkün olduğunca çabuk ulaşmak ve hedefi ortadan kaldırmaktı

Asıl mesele şu ki Mesele şu ki, bir mach 5 füzesini geçemezsiniz. Böylece tasarımcılar, İkinci Dünya Savaşı’nın gerçek dersi olan manevrayı yeniden öğrenmeye başladılar. Bu bize F-16 ve F-15’in yanı sıra SSCB ve diğer NATO üyelerinden iyi savaşçılar verdi

Uçağın asla uçmayacağı yüksek bir azami hıza sahip olmaktan daha iyi ne olabilir ? Yakıt verimliliği, menzil, gizli teknolojiyle birleştirilmiş son teknoloji bir radar, sensörler – hemen hemen her şey, asla göremeyeceği süper yüksek bir azami hıza sahip olmaktan daha önemlidir. Bu yüzden süper seyir, sonunda F-22 ile başardıklarında bu kadar oyun değiştirici oldu. Bu bir oyun değiştirici çünkü brülörleri bir kez yaktığınızda, yakıtı göstergenin boşalmak için hareket edebileceğinden daha hızlı yakıyorsunuz. Modern uçaklar daha yavaştır çünkü artık yüksek bir azami hıza sahip olmak için geçerli bir ihtiyaç yoktur.

F-22, bu tür bir azami hıza sahip olacak son Amerikan avcı uçağı. Uçaklar daha verimli hale geliyor, bu nedenle daha uzun menzilli. Gizlilik, sensörler ve süper seyir, modern hava savunması çağında önceliklidir. Yeterince hızlı yeterince iyidir. Her hızın önemli olduğu günler çoktan geride kaldı çünkü bu, bombardıman uçaklarını daha uzakta durdurabileceğiniz anlamına geliyordu. Hava savunma ve uzun menzilli uçak füzeleri şu anda bu işi yapıyor ve hedefe olan mesafeyi herhangi bir uygun uçağın yapabileceğinden daha hızlı kapatacaklar.

F-22, 5. nesil bir avcı uçağıdır bu nedenle F-35, 6. nesil avcı uçağı olarak sınıflandırılacaktır. Bunun nedeni hız veya manevra değil, daha çok gizlilik ve bağlanabilirliktir. LM, prototip bir 7. nesil avcı uçağı üzerinde çalışıyor.

u3

Sonra Northrop (N) ve Lockheed Martin (LM)  radar görünmezliğini buldular. 1960’larda ve 70’lerde.

Bu bize F117’yi (gerçekten bir bombardıman uçağı) ve B-2’yi verdi. Bunlar 60’ların sonlarında ve 70’lerde çizim tahtasındaydı ve 80’lerde uçuyorlardı. Gizlilik ile hız ve manevra artık bir faktör değildi. Kilitlenemediğin şeyi vuramazsın. F-117, sadece bir kayıpla binlerce savaş görevinde uçtu. Hava Kuvvetleri, F-117’yi gün boyunca alçak irtifada aynı uçuş yolunda uçuruyordu. Bir Yugoslav/Sırp Ordusu, ısı güdümlü Sovyet SAM’ı ile bir tane düşürdü. Öğrenilen ders, gün boyunca düşük irtifada öngörülebilir bir uçuş yolunda bir Nighthawk (F-117) uçurmayın.

u4 f-35

Gizlilik ve hedefe angajman olma kabiliyeti, hız ve manevra kabiliyetinin yerini aldı.

Yeni uçaklar, çoğu durumda üstün itme / ağırlık oranına sahip olmalarına rağmen, topyekün hız için tasarlanmamışlardır, bu da artan sürtünme nedeniyle tipik silahlarını zaten taşıyarak elde edemedikleri bir şeydi. Bu nedenle, bir F-15, özellikle silah miktarı ve mevcut menzil açısından hemen hemen her şeyi aşabilse de, herhangi bir hız rekoru kırmıyordu. Ne F-16, ne F-18, ne de ABD’nin askeri havacılık endüstrisinin bel kemiği haline gelen savaşçılardan herhangi biri.

Modern uçaklar, radardan IRST’ye kadar uçaksavar füzelerine sahip oldukları için it dalaşına girmezler. Hızlı olmalarına gerek yok, füzeler daha büyük ve daha güçlü olduğu için gizliliğe ve daha büyük yüklere ihtiyaçları var. Modern uçakların aerodinamiği, tavan yüksekliği ve diğer faktörler nedeniyle eski uçaklardan önemli ölçüde farklıdır, ancak genel olarak, evet, eski savaş uçakları modern uçaklardan daha hızlıdır.

u5

Üçüncü nesil savaş uçakları, dördüncü ve beşinci nesil jetlerden daha hızlıydı. Mach 2’yi geçebilmenin modern hava muharebesinde özellikle kullanışlı olmadığı ve bunu yapabilen motorların çok fazla yakıt tükettiği ortaya çıktı. Bu nedenle dayanıklılık ve dolayısıyla operasyonel menzil burada hızdan daha önemlidir.

Bir füzenin kinetik enerjisi ne kadar fazlaysa, menzili o kadar yüksek ve bir düşman avcı uçağını durdurma şansı o kadar yüksektir. Çok yükseğe veya çok hızlı ya da her ikisini birden uçarak füzenize daha fazla enerji verebilirsiniz.

Örneğin,  F-14 ve Mig-25, modern eşdeğerlerinden daha yüksek bir maksimum hıza sahiptir.

Maksimum hız neden daha az önemli hale geldi? Şimdi daha hızlı avcı uçakları tasarlamak, 50 yıl önce mevcut olan teknolojiden daha kolay olmaz mıydı?

Bu süpersonik yetenekli uçaklar gerçek çatışmalarda kullanıldığında, çok şaşırtıcı ve öngörülemeyen bir şey oldu: Neredeyse hiç süpersonik uçmadılar. Altmışlı yılların sonlarında Hava Kuvvetleri, birkaç yıllık Vietnam savaşı hava muharebesinden elde edilen uçuş verilerini topladığında, tüm uçakların 100.000’den fazla muharebe sortisinden Mach 1.4’te sadece dakikalar ve Mach 1.6’da sadece saniyeler biriktirdiğini buldular¹. Mach 1.8, Mach 2.4 için optimize edilmiş uçaklarda (F-104, F-105, F-106A, F-4D/E ve F-111) hiç uçurulmadı.

u6

Jetler süpersonik hale geldikten sonra, yüksek hızlara sahip olmanın ana nedeni, düşman uçaklarının durdurulması amaçlıdır. Yarım yüzyıl önce savaş uçakları (önleyiciler) söz konusu olduğunda hız en önemli gereklilikti, çünkü önleyicinin davetsiz misafiri menzilinin altına (silahlar veya güdümlü füzeler) getirmesi gerekiyordu. Bununla birlikte, (önleyici) uçak nadiren süpersonik uçtular ve radarlar ve füzeler geliştikçe hızın önemi azaldı.

Bir diğer önemli neden ise füzelerden, özellikle karadan havaya füzelerden kaçmaktı. Buradaki fikir, uçağın en azından bir irtifada füzeyi geçebilmesiydi. Ancak, füzeler uçaktan çok daha hızlı uçtuğu için bu en başından beri kaybedilmiş bir nedendi. Örneğin, S300 füzeleri, vurmak için tasarlandığı uçağın 7 katından fazla olan > Mach 2’lik bir azami hıza sahiptir. Savaş uçaklarının onlarca yıldır hizmette olması gerekirken, füze sistemleri çok daha hızlı bir şekilde geliştirilebilir ve sahaya sürülebilir, bu da elde edilen hız kazanımlarını ortadan kaldırır. Sonuç olarak, başlangıçta yüksek hızlı-yüksek irtifa saldırıları için yapılandırılan uçakların çoğu, alçak irtifa penetrasyon taktiklerine geçti.

u7

Hızlı savaş uçaklarının özü, Mach 3’ü aşan hızlara ulaşabilen Sovyet Mig-25’tir. Bununla birlikte, bu hızın bir bedeli vardı – yaşanan yüksek sıcaklıklar (~ 300 ° C), uçak gövdesi için çeliğin kullanılması gerektiği anlamına geliyordu, aviyonikler için karmaşık yalıtım ve soğutma sistemleri gerektiriyordu ve uçak, motorun aşırı ısınması ve kontrol sorunları nedeniyle nadiren bu hızda uçtu.

 

Teknik veriler için faydalanılan kaynaklar : simpleflying- Aviation- commemorativeairforce

Devamını Oku

Türk Savunma Sanayisinde Dünya’nın En İleri İmalat Teknolojisi Katmanlı İmalat Kullanımı – Oğuzhan Uygun

Türk Savunma Sanayisinde Dünya’nın En İleri İmalat Teknolojisi Katmanlı İmalat Kullanımı – Oğuzhan Uygun
0

BEĞENDİM

Oğuzhan UYGUN Bilg. Mak. Tek/Savunma Sanayi Uzmanı – 31 Mart 2025

KATMANLI (Eklemeli) İmalat Nedir?

Dünyada artık yaygın olarak kullanılmaya başlanan Eklemeli imalat  yöntemi, tasarımdaki esneklik ve çoklu malzemeden oluşan parçaların imal edilebilmesini mümkün kılan bir imalat yöntemidir. Eklemeli imalat teknolojileri başlıca uzay ve havacılık, otomotiv, biyomedikal, savunma sanayi, enerji sektörü gibi önemli endüstri alanları için parça üretiminde kullanılmaktadır.

Türkiye’nin eklemeli imalatta küresel bir oyuncu hâline gelebilmesi için stratejik bir vizyon geliştirilmesi elzemdir. Bununla birlikte uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi, küresel çapta bilgi transferini hızlandıracak ve sektörde rekabet avantajı sağlayacaktır. Eğitim sistemine yapılacak yenilikçi yatırımlarla bu alanda uzmanlaşmış bir iş gücü oluşturulması, sadece teknolojinin kullanımını değil, aynı zamanda Türkiye’nin eklemeli imalat alanında teknoloji ihraç eden bir ülke haline gelmesini de mümkün kılacaktır.

Eklemeli İmalat Yöntemleri:

Eklemeli imalata yönelik birçok uygulama bulunmakla birlikte, bu uygulamalar, yöntemine ve malzemelerine göre sınıflandırılmaktadır.

Bu temel yöntemler :

  • Lazer Eritmeli Sistemler (Laser Melting/ Laser Sintering)
  • Erimiş Malzeme Şekillendirme (Fused Deposition Modelling – FDM)
  • Stereolithografi
  • Malzeme Jeti (Material Jetting)
  • Yapıştırıcı ile Katmanlı İmalat (Binder Jetting)
  • Elektron Kaynağı (Electron Beam Melting)

Eklemeli imalat teknolojileri özellikle, Ti ve CoCr gibi alaşımların kullanımıyla kişiye özel protezler, daha performanslı ve hafif parçaların ihtiyaç duyulduğu uçak motor parçaları, gibi düşük miktarlarda ihtiyaç duyulan parçaların seri imalatında kullanılmaktadır.

Türk Savunma Sanayisinde Eklemeli İmalat kullanımı artıyor

Türk savunma sanayisinde eklemeli imalat (additive manufacturing), yani 3D baskı teknolojileri, son yıllarda önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Bu teknoloji, geleneksel üretim yöntemlerine kıyasla daha hızlı prototip üretimi, karmaşık geometrilerin oluşturulması, malzeme tasarrufu ve tedarik zinciri esnekliği gibi avantajlar sunduğundan, savunma sanayisinde hem Ar-Ge hem de üretim süreçlerinde giderek daha fazla kullanılmaktadır.

Türk Savunma Sanayinde Öne Çıkan Şirketler:

– TEI

– TUSAŞ

– BAYKAR

– FNSS Savunma Sistemleri

– OTOKAR

– ASELSAN

– ROKETSAN

-TÜBİTAK MAM

1. TUSAŞ/TEI Eklemeli İmalat

TUSAŞ, eklemeli imalat teknolojilerini havacılık ve savunma projelerinde yoğun bir şekilde kullanmaktadır, özellikle Milli Muharip Uçak KANN, Hürjet, İHA’lar ve uydu projelerinde kullanılacak karmaşık geometrili parçaların üretimine odaklanmaktadır. Eklemeli imalat sayesinde, geleneksel yöntemlerle üretimi zor veya imkânsız olan iç kanallı ve çok eksenli parçalar hızlıca üretilmekte, böylece maliyet ve zaman tasarrufu sağlanmaktadır. TUSAŞ, bu teknolojiyi yapısal bileşenlerin üretiminde kullanarak dışa bağımlılığı azaltmayı ve stratejik üstünlük elde etmeyi amaçlamaktadır.

2. ASELSAN ve Teknolojik Yatırımlar

Türkiye’nin Savunma ve Teknoloji devi ASELSAN, eklemeli imalatı radar, sensör ve hava savunma sistemleri gibi kritik teknolojilerin üretiminde değerlendirmektedir. ASELSAN, eklemeli imalat amaçlı 3 boyutlu yazıcıların geliştirilip üretilmesinde önemli bir kabiliyeti ülkeye kazandırma amaçlı  elektron tabancasından ilk ateşlemeyi de gerçekleştirdi.

Şirket, Foton Dedektör ve Nanoteknoloji Tesisi ile Radar Sistem Entegrasyon ve Üretim Tesisi gibi yatırımlarla eklemeli imalat altyapısını güçlendirmektedir. Bu tesislerde, akıllı mühimmat elektroniği ve hava savunma sistemleri için karmaşık bileşenlerin üretimi hedeflenmektedir. Eklemeli imalat, ASELSAN’ın yerli malzeme oranını artırma ve dış tedarik risklerini azaltma stratejisinin bir parçası olarak öne çıkmaktadır.

3. ROKETSAN ve Füze Teknolojilerinde Kullanım

ROKETSAN, füze ve mühimmat sistemlerinde eklemeli imalat teknolojilerinden faydalanmaktadır. Bu teknoloji, füze bileşenlerinin prototip üretiminde ve hafif, dayanıklı parça tasarımında kullanılmaktadır. Özellikle karmaşık iç yapılara sahip bileşenlerin hızlı bir şekilde üretilmesi, ROKETSAN’ın Ar-Ge süreçlerini hızlandırmakta ve yenilikçi çözümler geliştirmesine olanak tanımaktadır.

4. BAYKAR ve İHA Platformları

Dünyanın en büyük SİHA ihracatçısı BAYKAR, insansız hava araçları (İHA) üretiminde eklemeli imalatı entegre ederek hem tasarım özgürlüğünü artırmakta hem de üretim süreçlerini optimize etmektedir. Örneğin, Bayraktar serisi İHA’larda kullanılan bazı hafif ve dayanıklı parçalar, eklemeli imalat yöntemiyle üretilmektedir. Bu, İHA’ların performansını artırırken üretim süresini kısaltmaktadır.

5.Özel Sektör ve WAAM (Wire Arc Additive Manufacturing)

Türk savunma sanayisinde özel sektör firmaları da eklemeli imalat alanında yenilikçi çalışmalar yapmaktadır. Gedik Kaynak gibi şirketler, WAAM teknolojisiyle büyük ölçekli metal parçaların üretimine odaklanmıştır. WAAM, robotik kaynak sistemleriyle kaynak telini katman katman biriktirerek parça üretimini sağlar. Savunma sanayinde titanyum, nikel ve paslanmaz çelik gibi kritik alaşımların kullanıldığı bu yöntem, malzeme tasarrufu ve büyük parça üretimi açısından avantaj sunmaktadır. Gedik Kaynak’ın Ar-Ge çalışmaları, özellikle iki farklı malzeme içeren (bi-material) kompleks parçaların üretimine yönelik inovatif çözümler geliştirmiştir.

6. digiMODE ve Savunma Sanayine Katkılar

digiMODE gibi yenilikçi firmalar, BAYKAR, ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ ve BMC POWER gibi ana yüklenicilere eklemeli imalat alanında parça üretimi ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Örneğin, GÖKBEY helikopterinde kullanılan bazı parçalar eklemeli imalat yöntemiyle geliştirilmiş, ayrıca sabit kanatlı platformlar ve İHA’lar için parça desteği sağlanmıştır. Firma, Alman SLM Solutions ile iş birliği yaparak metal eklemeli imalat teknolojisini Türkiye’ye taşımış ve savunma sanayine katma değer katmıştır.

TEI Dünya’nın En İleri İmalat Teknolojisi, Katmanlı İmalatı Kullanıyor

TEI, spesifik fonksiyonel parça üretimini tek bir proseste gerçekleştirebilen dünyadaki sayılı firmalar arasında gösteriliyor. Artık geleneksel imalat yöntemleriyle üretilemeyen ‘İMKANSIZ GEOMETRİLİ’ Türbinli motorlardaki yüksek yükleme ile sıcaklık koşullarında görev yapan nikel alaşım parçaları üretebiliyor

Katmanlı imalat ile üretilmiş T700-TEI-701D Turbo şaft helikopter motor parçası.

Türk mühendisleri Birinci nesil tek kristal alaşımların ötesinde üçüncü nesil tek kristal kanatlarını da döktüler. Nikel, Titanyum ve Süper alaşımların tamamını artık Türkiye’de üretebiliyor. Atak helikopteri güç modülünü tamamen yerli ve milli olarak üretebiliyoruz..

TEI tarafından yürütülen YAKUT projesi kapsamında( Lazerle Metal Toz Ergitme (LAM) prosesinin, nikel süperalaşımlarından fonksiyonel parça imalatı)  gaz türbin motorları için eklemeli imalat yöntemleriyle ürettiği türbin kanatçıkları devreye alındı.

TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü “Yüksek Sıcaklık Malzemeleri, Araştırma Geliştirme ve Onarım Mükemmeliyet Merkezi’nde” “üçlü ergitme” alt yapısı kurulmuş ve bugün ostenitik paslanmaz çelik ve 1600 C dayanımlı Inconel 718 alaşımı üretilebilmektedir.

GÖKBEY helikopteri için TEI’nin geliştirdiği turboşaft motorunun en önemli parçası olan soğutma kanallı ve soğutma kanalsız birinci ve ikinci kademe türbin kanatların, TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsünde üretimi yapılabilmektedir.

Eklemeli imalata uygun nikel metal tozlar, özellikle havacılık motorlarında yer alan yüksek dayanım isterlerine sahip parçaların eklemeli imalat ile üretilebilmesi açısından kritik öneme sahiptir.

SSB , Havacılık uygulamaları için katmanlı imalat  Nikel metal toz geliştirilmesi ATOM projesi ile vakum gaz atomizasyon prosesi ülkemiz savunma sanayiine kazandırılmış ve  eklemeli imalata uygun nikel alaşım tozlarının yerli olarak üretimi gerçekleştirilmiştir.

TEI, eklemeli imalat teknolojileri alanında Türkiye’de ilk uluslararası Nadcap sertifikası almaya hak kazanan şirket oldu.

TEI, Dünya genelinde havacılık, uzay ve savunma sanayi alanında faaliyet gösteren 4 binin üzerinde firma arasında, toplamda 11 farklı işlem grubunda Nadcap akreditasyonuna sahip 46 özel proses yeteneğiyle bu alandaki dünya birinciliğini perçinledi.

Avantajlar ve Gelecek Hedefleri

Türk savunma sanayisinde eklemeli imalatın kullanımı, dışa bağımlılığı azaltma, hızlı prototipleme, tedarik zinciri esnekliği ve yenilikçi tasarım gibi konularda önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle titanyum, alüminyum ve nikel alaşımları gibi yüksek performanslı malzemelerin kullanımıyla, savunma ekipmanlarının dayanıklılığı ve operasyonel yetenekleri artırılmaktadır. Gelecekte, yapay zeka ve robotik sistemlerle entegrasyonun, otonom üretim süreçlerini mümkün kılarak bu alanı daha da dönüştürmesi beklenmektedir.

Türk savunma sanayisinde eklemeli imalat, hem devlet destekli kuruluşlar (TUSAŞ, TEI ASELSAN, ROKETSAN) hem de özel sektör firmaları tarafından aktif bir şekilde geliştirilmekte ve uygulanmaktadır. Bu teknoloji, Türkiye’nin yerli ve milli üretim hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamakta, aynı zamanda küresel pazarda rekabet gücünü artırmaktadır.

Eklemeli imalat, robotik sistemlerin üretiminde de kullanılır. Savunma sanayisinde kullanılan robotik sistemler için özelleştirilmiş parçaların üretimi, eklemeli imalatla hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.

Eklemeli imalat teknolojisinin, Türk savunma sanayisinin daha hızlı, verimli ve esnek hale gelmesine büyük katkı sağlamaktadır. Gelecekte bu ileri teknolojinin savunma sanayisindeki rolünün daha da artması beklenmektedir.

Türk savunma sanayisinde eklemeli imalat (3D baskı) teknolojisi, özellikle askeri alanda kullanılan parçaların üretimi, prototip geliştirme ve tedarik zincirinin daha verimli hale getirilmesi açısından önemli bir gelişme sağlamaktadır. Eklemeli imalat, malzeme katman katman ekleyerek parçaları oluşturmayı sağlar ve bu sayede daha hızlı üretim, esneklik ve özelleştirilmiş çözümler sunar.

Türk savunma sanayisinde eklemeli imalatla ile ilgili önemli çalışmalar :

Milli Muharip Uçak KAAN Projesi

– Baykar Teknoloji ve TAI gibi firmalar, Milli Muharip Uçak (MMU) projesi çerçevesinde, uçak bileşenlerinin bazılarını eklemeli imalat teknolojisiyle üretmektedir. Bu, özellikle hızlı prototip üretimi ve düşük maliyetli üretim süreçlerinde büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca, uçak komponentlerinin daha hafif ve dayanıklı olmasına imkan tanımaktadır.

İnsansız Hava Araçları (İHA)

– Türk Hava Kuvvetleri ve Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB), eklemeli imalat teknolojisini İHA projelerinde kullanmaktadır. Özellikle Bayraktar TB2 gibi İHA’ların yapımında eklemeli imalat kullanılarak, hafif ve dayanıklı yapılar elde edilmekte, maliyetler düşürülmektedir.

AESA radar gibi teknolojilerin üretiminde de bu tür imalat teknikleri kullanılmaktadır.

Zırhlı Araçlar ve Askeri Taşıma Araçları

– FNSS Savunma Sistemleri ve Otokar gibi firmalar, eklemeli imalat teknolojisini zırhlı araçların ve askeri taşıma araçlarının bazı bileşenlerini üretmek için kullanmaktadır. Bu, özellikle savaş alanında hızla değişen ihtiyaçlara göre özelleştirilmiş parçaların hızlı bir şekilde üretilmesini mümkün kılar.

 Yerli Silah ve Mühimmat Üretimi

– Eklemeli imalat, mekanik parçalar ve silah sistemleri gibi hassas komponentlerin üretiminde kullanılmaktadır. Özellikle, silahtan mühimmat sistemlerine kadar birçok alanda, parçaların daha hızlı ve esnek bir şekilde üretilmesi, tedarik zinciri süreçlerini iyileştirmektedir.

Savunma Sanayinde İleri Malzeme Üretimi

– Eklemeli imalat, titanium, alüminyum alaşımları, kompozit malzemeler gibi yüksek performanslı malzemelerin kullanımını mümkün kılmaktadır. Türk savunma sanayi, bu tür malzemelerle yapılan bileşenlerin üretimi için 3D baskı teknolojilerini kullanmaktadır.

– Özellikle aerostructure (uçak yapısal bileşenleri) üretiminde bu teknoloji kullanılmaktadır.

Prototip ve Model Üretimi

Eklemeli imalat, savunma sanayinde prototip üretimi ve model testleri için sıklıkla kullanılır. Bu sayede tasarım sürecindeki hatalar daha erken tespit edilir ve ürünler hızlı bir şekilde teste tabi tutulabilir. Ayrıca, tasarımlar daha az maliyetle ve zaman kaybı olmadan hızla yapılabilir.

Karmaşık Parça Üretimi

– Eklemeli imalat, karmaşık geometrilere sahip parçaların üretilmesinde büyük avantaj sağlar. Bu tür parçaların geleneksel yöntemlerle üretilmesi zor ve pahalı olabilirken, 3D baskı ile çok daha düşük maliyetle ve hızlı bir şekilde üretilebilmektedir.

Yedek Parça Üretimi ve Bakım

– Eklemeli imalat, özellikle askeri bakım ve onarım süreçlerinde büyük bir rol oynamaktadır. Kullanıma alınan savunma sistemlerinin yedek parçalarının zaman içinde üretilmesi ve gerektiğinde tamir edilmesi için eklemeli imalat kullanılmaktadır. Bu sayede tedarik zincirindeki süreler kısalır ve maliyetler düşer.

Kargo ve Lojistik Araçları İçin Parçalar

– Savunma sanayisinde kullanılan lojistik ve kargo araçları için, eklemeli imalat teknolojisiyle yedek parça üretimi yapılmaktadır. Bu, özellikle sahada hızlı çözüm üretebilme açısından çok faydalıdır.

Robotik ve Otomasyon Sistemleri

Eklemeli imalat, robotik sistemlerin üretiminde de kullanılır. Savunma sanayisinde kullanılan robotik sistemler için özelleştirilmiş parçalar bu yöntemle imal edilmektedir.

Eklemeli imalatın sağladığı avantajları etkin bir şekilde değerlendirmek, Türkiye’nin üretim kabiliyetlerini geleceğe taşımak ve küresel pazarda sürdürülebilir bir yer edinmek için eşsiz bir fırsattır. Bu teknolojiyi etkin bir şekilde kullanabilmek, ülkemizin küresel rekabet gücünü önemli ölçüde  artırmaktadır.

Devamını Oku

LEVENT Hava Savunma Sistemi – Oğuzhan Uygun

LEVENT Hava Savunma Sistemi – Oğuzhan Uygun
0

BEĞENDİM

Oğuzhan UYGUN Bilg. Mak. Tek/Savunma Sanayi Uzmanı – 25 Mart 2025

Türkiye’nin entegre katmanlı hava savunmasını sağlayacak Çelik Kubbe projesinde de yer alacak LEVENT, ilk deniz testini gerçekleştirdi.

Türkiye’nin savunma sanayi liderlerinden Roketsan tarafından geliştirilen Levent Yakın Hava Savunma Sistemi, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gücüne güç katmaya hazırlanıyor. Son olarak TCG Beykoz korvetine entegre edilen Levent, başarılı bir atış gerçekleştirdi.

Roketsan tarafından geliştirilen Levent Yakın Hava Savunma Sistemi, deniz platformlarını uçaklar, helikopterler, insansız hava araçları (İHA/SİHA) ve gemisavar füzeler gibi çok yönlü tehditlere karşı korumak üzere tasarlandı. Sistem, 11 kilometre menzile sahip kısa menzilli füzeleriyle dikkat çekiyor. Füze, çift modlu güdüm sistemi sayesinde hem kızılötesi (IIR) arayıcı başlık ile hedefin ısı izine hem de pasif RF antenlerle hedefin yaydığı radar sinyallerine kilitlenebiliyor.

Bu özellik, Levent’e yüksek hassasiyet ve isabet oranı sağlıyor. Ayrıca, çoklu füze taşıyabilen lançer tasarımı ve salvo atış yeteneği ile manuel, yarı otomatik ve tam otomatik modlarda çalışabilen sistem, 360 derece atış kabiliyeti ve hızlı reaksiyon süresi ile deniz platformlarına üstün koruma sunuyor. Otonom konfigürasyonunda 4 adet AESA radarı ve elektro-optik sistemlerle donatılan Levent, süpersonik hızlardaki hedeflere karşı dahi etkin bir savunma vaat ediyor.

LEVENT Yakın Hava Savunma Füze Sistemi deniz unsurlarına tehdit oluşturan uçak, helikopter, İHA/SİHA,Satha yakın veya yüksek irtifadan seyredebilen, ses altı/ses üstü sürate ve düşük radar kesit alanına sahip Güdümlü mermileri etkisiz hale getirebilecek, elektronik taarruza karşı dayanıklı, su üstü platformlarda yüksek miktarlarda güdümlü mermi bulundurulmasına ve fırlatılmasına imkan sağlayacak lançer sistemine ve yüksek manevra kabiliyetine sahip kısa menzilli güdümlü mermiden oluşan, kısa menzilli, her hava koşulunda çalışabilen, üzerinde bulunan radar ve EOS sistemi ile hedef tespiti, takibi, hedef değerlendirmesi, hedefe angajman ve hedef imha görevlerini yerine getirebilen satıhtan havaya yakın hava savunma füze sistemidir.

levent 2

Teknik Özellikler

MENZİL 11 KM

UZUNLUK 3.2 M

ÇAP 128 MM

AĞIRLIK 75 KG

GÜDÜM PASİF RADYO FREKANS

GÖRÜNTÜLEYİCİ KIZILÖTESİ

ARAYICI BAŞLIK

HARP BAŞLIĞI 10 KG – PARÇACIK ETKİLİ VE

YAKLAŞMA SENSÖRÜ

PLATFORMLAR SU ÜSTÜ PLATFORMLARI

HEDEF TİPİ

HELİKOPTER, DENİZÜSTÜ SEYİR

FÜZELERİ, UÇAK, SİHA

levent 3

ABD RAM füzesine olan bağımlılık sonlandırılıyor

Roketsan tarafından geliştirilen LEVENT Hava Savunma Füzesi,  mevcut SUNGUR Portatif Hava Savunma Füzesi üzerinden geliştirildi. Füze, burun kısmındaki IIR arayıcı başlık ile hedefin görüntüsüne ve yaydığı ısıya kilitleniyor. Ayrıca, ön kısmında yer alan Pasif RF antenler sayesinde hedefin yayımladığı RF dalgalarına da güdümlenebiliyor. Bu çift modlu yapı, füzeye yüksek hassasiyet ve isabet oranı kazandırıyor.

Çoklu füze taşıyabilen lançer tasarımı ve salvo atışa izin veren mimari yapıyla geliştirilen Levent, manuel, yarı otomatik ve tam otomatik modlara sahip olacak. Gemi savaş yönetim sistemine tam entegre olarak çalışacak Levent, hızlı reaksiyon süresi ve 360 derece atış kabiliyeti ile deniz platformlarına etkin koruma sağlayacak.

RAM ve SeaRam Muadili Olacak

Deniz kuvvetleri envanterinde bulunan 4 adet MİLGEM ADA Sınıfı Korvet’in hava savunması, ABD üretimi RAM Hava Savunma Sistemi ile sağlanıyor. Ancak ABD’nin RAM Füzesi tedarikinde uyguladığı ambargo nedeni ile TCG HEYBELİADA, TCG BÜYÜKADA, TCG BURGAZADA ve TCG KINALIADA Korvetlerinin hava savunmasında zafiyet yaşanması riski bulunuyor. LEVENT ile birlikte RAM Füzesi’ne olan bağımlılığın sona erdirilmesi ve farklı kabiliyetlere milli imkanlarla erişilmesi hedefleniyor.

levent 4

ABD Mk49  RIM-116 RAM (Rolling Airframe Missile) 8km menzile sahipken, Roketsan LEVENT 11 km’lik bir menzil sunmaktadır.

Uzun süredir ambargo uygulanan RAM sisteminin lançerleri Almanya’dan tedarik edilirken, füzeler ise ABD’den tedarik ediliyordu.

Levent yakın hava savunma sistemi, Roketsan’ın Sungur ve Hisar hava savunma füze sistemlerinde kazandığı bilgi birikimini, teknolojik altyapıyı ve alt sistem teknolojilerini kullanıyor. Roketsan’ın hava savunma projeleri kapsamında milli ve yerli olarak geliştirdiği sensör teknolojileri ile donatılan Levent, süpersonik hızlarda ve uzun menzillerde hareket eden hedeflere karşın yüksek etkinliğe sahip olacak şekilde ele alınıyor.

levent 5

LEVENT Füzesi, 11 kilometre menzile ve 70 kilogram ağırlığa sahip. 128mm çapındaki füzede, Pasif RF ve Görüntüleyici Kızılötesi Arayıcı (IIR)’dan oluşan çift modlu bir arayıcı başlık kullanılıyor.

LEVENT, burun kısmındaki IIR Arayıcı ile hedefin ısısına ve burnun ön kısmındaki Pasif RF antenler ile ise hedeften yayınlanan RF dalgalarına güdümlenecek.

SUNGUR Füzesi Özellikleri:

Hareketli Atış Yeteneği

Gece-Gündüz Hedef Tespit, Teşhis, Tanımlama, Takip

360 Derece Atış Kabiliyeti

Yüksek Manevra Kabiliyeti

Yüksek Hedef İsabet Yeteneği

Karşı Tedbir Özelliği

Titanyum Harp Başlığı

Hedefin Uzun Menzilden Görüntülenmesini Sağlayan Nişangahı

4 km+ İrtifa

8 km Menzil

levent 6

LEVENT Hava Savunma Sistemi Özellikleri:

Güdüm: Pasif RF + IIR Başlık

Menzil: 11 Km

Ağırlık: 70 Kg

Çap: 128 mm

Platform: Deniz

Devamını Oku

Tam Bağımsızlık Yolunda Sınırlara Meydan Okuyan Türkiye’nin Füze Teknolojileri – Oğuzhan Uygun

Tam Bağımsızlık Yolunda Sınırlara Meydan Okuyan Türkiye’nin Füze Teknolojileri – Oğuzhan Uygun
0

BEĞENDİM

Oğuzhan UYGUN Bilg. Mak. Tek/Savunma Sanayi Uzmanı – 22 Mart 2025

 

Dünyanın en hızlı büyüyen 11’inci şirketi ROKETSAN‘ın ürettiği mühimmat kafilesi,  Dünya’nın en büyük ikinci kafilesidir.

Türkiye artık hava savunma sistemi konusunda hiçbir ülkeye bağımlı değil. Bütün savunma sanayimiz seferber olmuş durumdadır.

Türkiye’nin Beka projelerinden Çelik Kubbe’nin ana unsurlarının hepsinin geliştirme ve test süreçleri tamamlandı, seri üretime geçmiş ürünler.

Aselsan/Roketsan, Hisar Ailesi’ne ait üç farklı füze sistemiyle rekor sayıda teslimata hazırlanıyor.

HİSAR  A/O/Rf(Siper Blok 2 füzesi test sürecinde)

o 1 2 füze

Türkiye Dost ve müttefik ülke orduları envanterlerini de Türk teknolojileriyle donatıyor !

Rus yapımı Metis-M’in yerini ROKETSAN KARAOK alacak

Üstten saldırı Top-attack  “KARAOK”un şu anda faaliyet gösteren neredeyse tüm ana tankları yok edebilmesini sağlar

“KARAOK” Tanksavar Füze Sistemi, FGM-148 “Javelin” füzesi ile aynı yeteneklere sahip bir füze olarak da biliniyor.

“KARAOK” orta menzilli tanksavar füze sisteminin bileşeni, tıpkı Javelin sistemi ve füzeleri gibi tekrar tekrar kullanılabilen Komuta Fırlatma Birimi’nden (CLU) oluşuyor.

KARAOK”, Malezya Ordusu’nun  kullandığı Rus yapımı “Metis-M” (AT-13 Saxhorn) orta menzilli tanksavar füze sisteminin yerini alacak.

ROKETSAN,  Azerbaycan, Endonezya ve Suudi Arabistan’da üretim tesisleri kurmaktadır.

Türkiye Mach5+ füze teknolojilerine yatırım yapıyor

“Roketsan şu anda ülkemizdeki en yüksek malzeme teknolojisine sahip olan kurumlardan bir tanesi

Hipersonik aslında gelecekte oyunun kurallarını değiştiren teknolojilerden biri olacak ve biz Mach 5’in üzerinde hızlara ulaşabilecek füzelerin motor teknolojilerine, navigasyonuna ve nano materyal teknolojilerine ciddi yatırımlar yapıyoruz”. (M. İkinci)

5 mach (6.125 km/s) ve daha yüksek hızlarda yol alan hipersonik füzeler, ses hızından (1.235 km/s) yaklaşık 5 kat daha hızlıdır. Üretilen bazı füzelerin, 10 mach’a kadar çıkabildiği iddia edilmektedir.

Hipersonik füzeler işlevsel olduklarında, savunma sistemleri ile atak sistemlerindeki çok büyük bir fark açılacaktır. Hipersonik bir füzeyi yakalayabilecek veya etkisiz hale getirebilecek füze savunma sistemi günümüzde bulunmamaktadır. Bu sebeple ülkeler, hipersonik füze çalışmalarına bu denli ağırlık vermektedirler.

Malezya Ordusu, ROKETSAN tarafından geliştirilen 106 adet “KARAOK” tanksavar füzesinin yanı sıra 18 fırlatma ünitesini 2026’da teslim alacak

Dünya’nın en iddialı MRBM’si ROKETSAN imzası taşıyacak!

▪️Orta menzilli (MRBM) balistik füzelerin menzilleri genellikle 1.000 ila 3.000 km arasında değişir, bu bağlamda CENK füzesi de bu aralıkta bir menzile sahip olması beklenen bir sistem olarak öne çıkıyor.

▫️Taktik Balistik Füzeler (TBM) 300 kilometreye kadar

▫️Kısa Menzilli Balistik Füzeler (SRBM) 300-1000 kilometre arası

▫️Orta Menzilli Balistik Füzeler (MRBM) 1000-3500 kilometre arası

▫️Uzun Menzilli Balistik Füzeler (IRBM) 3500-5500 kilometre arası

▫️Kıtalararası Balistik Füzeler ise (ICBM) 5500 kilometre ve üzeri menzile sahip füzeler olarak tanımlanıyor.

ROKETSAN Genel Müdürü Murat İKİNCİ:

“ROKETSAN,  sadece Türkiye’de değil dünyanın çeşitli yerlerinde operasyon ve üretim yapan bir kurum haline geldi.

Azerbaycan, Endonezya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde yatırım yaparak orada ortak üretimlerle Türk savunma sanayisi ihracatının bir sonraki seviyeye geçmesini hedefliyoruz”. açıklamasında bulunmuştu.

Füze motorlarımızın hepsi yerli.

▪️ROKETSAN yerli milli olarak geliştirdiği Balistik füze ve tanksavar füze motorlarının teknolojisini çok üst seviyeye çıkarmış durumda.

Tayfun balistik füzesi seri üretime geçti

Balistik füze teknolojisinde ülkemizin dünyayı geride bıraktığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Tayfun seri üretimde ve menzilini artırmak için sürekli çalışılıyor.

Çelik Kubbe hava savunma sistemi ise, makine öğrenimi ile desteklenen yapay zeka destekli entegre bir hava savunma sistemi olacak.

Aselsan/Roketsan, Hisar Ailesi’ne ait üç farklı füze sistemiyle rekor sayıda teslimata hazırlanıyor.

HİSAR  A/O/Rf

Çelik Kubbe’nin caydırıcı gücü SİPER Ürün-1 sisteminin sahip olduğu teknik özellikler dikkat çekiyor:

▫️Azami Önleme Menzili: 150 km

▫️Önleme İrtifası: 0.1-30 km

▫️Yanca Kapsama: 360°

▫️Takip Edilebilecek Hedef Sayısı: 100

▫️Batarya Seviyesi Angaje Olunabilecek Hedef Sayısı: 10

▫️Batarya Seviyesi Güdülebilecek Füze Sayısı: 20

SİPER Ürün-2 sistemi geliştirme çalışmaları da devam ediyor

ROKETSAN’ın yeni ürünü Lazer Güdümlü Orta Menzilli Tanksavar Füze Sistemi L-OMTAS

“Dünyada delemeyeceği  zırh yok ”

Yarı aktif lazer arayıcı başlığıyla Üç ayaklı platformlardan atılabilecek L-OMTAS ile tanklar, zırhlı araçlar ve beton koruganlar gibi sert hedeflere karşı yeni bir savunma yeteneği ordumuza kazandırıldı.

-OMTAS özellikleri

▪️Ağırlık: 32kg

▪️Çap: 160mm

▪️Uzunluk: 1.7m

▪️Menzil: 5.5km

▪️Güdüm: Yarı Aktif Lazer Arayıcı Başlık

▪️Harp Başlığı: Tandem Anti Tank, Yüksek İnfilaklı Parçacık Etkili, Termobarik

▪️Platform: Üç Ayak, Taktik Tekerlekli ve Paletli Kara Araçları

▪️Hedefler: Sabit ve Hareketli Hedefler, Tanklar, Zırhlı Araçlar, Muharebe Araçları, Beton Koruganlar

Dünya’da SİHA üzerinden 150+km menzile ulaşan tek sistem olan ROKETSAN İHA-230

Başlığı 42 kg Parçacık Etkili, Zırh Delici ve Termobarik Seçenekli  İHA-230 süpersonik füzesi, sahip olduğu karıştırıcı sistemlere karşı GNSS destekli ataletsel güdüm yeteneği ile hedefe (metre altı) hassas şekilde yönleniyor.

Motor ve yakıt gibi kritik alt sistemleri Roketsan tarafından özgün olarak geliştirilen, BORA ve TAYFUN’dan daha büyük boyutlu  ve 1.000+ kilometre üzerinde bir menzile sahip olması beklenen CENK füzesi envantere girdiğinde Türkiye’yi bu alanda bir üst lige taşıyacak.

ROKETSAN, Ses hızının çok üzerinde seyreden balistik füzeleri SİHA’lara entegre edeceği sistemin adını ise

DEMİR PENÇE koydu.

ROKETSAN açısından uzay anlamında 2025 yılı hareketli geçecek!

▪️ROKETSAN’ın 2025 hedefi, daha uzun menzilli daha büyük kalibre silah sistemlerini yani Balistik füzelerin farklı versiyonlarını SİHA’lara entegre edebilmek.

▪️ROKETSAN, kendi uydumuzu kendi platformlarımızda uzaya taşıyıp onları yörüngeye oturtma hedefine sahip. Çalışmalarımız devam ediyor. Sıvı yakıtlı bir itki sistemiyle 100 kilogramlık bir yükü 450-550 bandındaki bir yörüngeye oturtabilmek önümüzdeki  hedef. Bunun öncesinde birçok sonda atışı ve birçok ara atışlar olacak. (M. İkinci)

Roketsan, dünyanın ilk 100 savunma Sanayi şirketinden biri olarak, geniş bir yelpazede füze ve roket projeleri geliştirmektedir

TAYFUN Balistik Füzesi 

Özellikler: Hipersonik hızlara ulaşabilen bu füze, 800 km’nin üzerinde menzile sahip. Her türlü hava koşulunda etkin bir şekilde stratejik hedeflere derin vuruş kabiliyeti sunuyor. Menzilinin geliştirme çalışmalarıyla daha da uzatılması hedefleniyor. (2000 km)

BORA (KHAN) Füzesi 

Tür: Balistik füze

Özellikler: 280 km menzile sahip (ihracat versiyonu KHAN olarak bilinir, TSK versiyonu daha uzun menzilli olabilir). Yüksek doğrulukla stratejik hedefleri vurma kapasitesine sahip. 610 mm çapında ve yaklaşık 2500 kg ağırlığında.

ATMACA Füzesi 

Tür: Gemisavar seyir füzesi

Özellikler: Deniz platformlarından fırlatılabilen, yüksek hassasiyetli ve uzun menzilli bir füze. Türkiye’nin ilk yerli turbojet motoru (KTJ-3200) ile testleri başarıyla tamamlandı.

KARA ATMACA 

Tür: Karadan karaya seyir füzesi

Özellikler: Taktik tekerlekli araçlardan fırlatılabilen, stratejik hedeflere yönelik bir seyir füzesi. Menzilinin artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.

SOM (Stand-Off Mühimmatı) 

Tür: Havadan karaya seyir füzesi

Özellikler: SOM-J versiyonu, F-16 gibi savaş uçaklarından atılabilen, düşük radar izi ve yüksek hassasiyet sunan bir füze. Su üstü ve kara hedeflerine karşı etkili.

CİRİT 

Tür: Lazer güdümlü füze

Özellikler: 2.75 inçlik, 8 km menzile sahip, hafif ve hassas bir füze. PUSU gibi sistemlerle entegre edilebiliyor.

UMTAS ve L-UMTAS 

Tür: Uzun menzilli tanksavar füze

Özellikler: Lazer güdümlü (L-UMTAS) ve görüntüleme kızılötesi güdümlü (UMTAS) versiyonları mevcut. 8 km’ye kadar menzili var.

OMTAS 

Tür: Orta menzilli tanksavar füze

Özellikler: 6 km menzile sahip, taşınabilir ve at-unut özellikli.

KARAOK 

Tür: Kısa menzilli tanksavar füze

Özellikler: Tek er tarafından omuzdan atılabilen, 2.5 km civarı menzilli bir sistem.

MAM Serisi (MAM-L, MAM-C, MAM-T) 

Özellikler: İHA’lar için geliştirilmiş lazer güdümlü bombalar. MAM-L 15 km, MAM-T ise daha uzun menzile sahip.

Kullanım: Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi SİHA’larda hassas vuruşlar için kullanılıyor.

TRG-230 

Tür: Lazer güdümlü topçu roketi

Özellikler: 100+ km menzile sahip, yüksek hassasiyetli.

SİPER 

Tür: Uzun menzilli hava savunma füzesi

Özellikler: 200 km’nin üzerinde menzile sahip, yüksek irtifada hava savunması sağlıyor. ASELSAN ve TÜBİTAK SAGE ile ortak geliştiriliyor.

SUNGUR 

Tür: Kısa menzilli hava savunma füzesi

Özellikler: Taşınabilir ve gemi platformlarında kullanılabilen bir sistem.

Kullanım: Alçak irtifa tehditlerine karşı etkili.

LEVENT 

Tür: Yakın hava savunma füzesi

Özellikler: Deniz platformları için geliştirilen bir CIWS (yakın savunma sistemi).

Kullanım: Gemilere yönelik hava ve füze tehditlerini durdurmak için.

TANOK 

Tür: Lazer güdümlü tank topu mühimmatı

Özellikler: 120 mm’lik tank toplarından atılabilen hassas bir füze.

Kullanım: Zırhlı hedeflere karşı tankların vuruş gücünü artırıyor.

Türkiye’de Her türlü ambargoya rağmen hızla büyüyen, bağımsız bir savunma sanayi ekosistemi oluşturulmuş durumdadır.

2024 yılında NATO ve hizmet ihracatı dahil savunma ve havacılık sanayi ihracatı %29 artışla 7,154 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekora imza attı. Türkiye 180 ülkeye savunma ürünleri ihraç etti.

Devamını Oku