Türk savunma sanayiinin öncü kuruluşlarından ROKETSAN, Endonezya ile yaptığı yeni anlaşma doğrultusunda, Asya-Pasifik bölgesinde stratejik bir üretim tesisi kurma kararı aldı. Ortak üretim modeliyle şekillenecek bu yatırım, yalnızca ihracata değil, bölgesel işbirliğine de önemli katkılar sunacak.
Antalya Diplomasi Forumu 2025 kapsamında gerçekleştirilen görüşmelerin ardından, Türkiye ile Endonezya arasında savunma alanında tarihi bir adım atıldı. ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, anlaşmanın detaylarını kamuoyuyla paylaşarak, “Türkiye’nin savunma sanayindeki işbirlikleri sadece bir ürün satmaktan ibaret değil.” sözleriyle işbirliğinin derinliğine dikkat çekti.
Anlaşmaya göre, iki ülke arasında gemisavar füzeleri, seyir füzeleri ve çeşitli akıllı mühimmat sistemlerinin yerli üretimini kapsayan büyük ölçekli bir tesis kurulacak. Bu tesis, sadece üretim değil; aynı zamanda teknoloji transferi ve nitelikli insan gücü yetiştirme açısından da önemli bir rol üstlenecek.
Genel Müdür Murat İkinci, forum kapsamında birçok devlet başkanı ve savunma bakanı ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, Türk savunma sanayiinin ihracat kapasitesini artırmak için bu tür uluslararası işbirliklerinin kilit önemde olduğunu vurguladı.
“Bu ilişkilerin hızlı bir şekilde yukarıya taşınması bizim ülkemizin savunma sanayi ihracatının da artırılması için kritik önem arz ediyor.” diyen İkinci, sadece ürün bazlı bir satış değil, birlikte üretim ve teknoloji geliştirme modeline dayanan bir sistem kurduklarını ifade etti.
Ortaklık kapsamında kurulacak savunma sanayi tesisi, Endonezya’nın savunma altyapısına doğrudan katkı sağlayacak. ROKETSAN ile Endonezya merkezli savunma şirketi arasında imzalanan bu anlaşmanın kapsamı oldukça geniş:
Gemisavar Füzeleri
Seyir Füzeleri
Akıllı Mühimmat Sistemleri
Teknoloji Transferi
Mühendis ve Teknisyen Eğitimi
Yerel İstihdam Olanakları
Bu maddeler yalnızca Endonezya’nın değil, Türkiye’nin de üretim kapasitesini ve global marka gücünü artıracak unsurlar arasında yer alıyor.
ROKETSAN’ın yürüttüğü bu ortaklık modeli, klasik savunma ürünü satışının ötesine geçerek, üretim partnerliği ve teknoloji ortaklığına dayalı bir sistem oluşturuyor. Bu sayede, hem hedef ülkeye doğrudan yatırım yapılıyor hem de karşılıklı üretim gücü artırılıyor.
“Aslında klasik anlamda ürün satmak yerine işbirlikleriyle mevcut olan pazarı büyütmek ve mevcut olan pazarda da aslında Türkiye’nin üretim kabiliyetini yukarıya taşıma avantajını sağlıyor.” ifadesi, bu stratejik modelin merkezini özetliyor.
Endonezya’nın savunma sanayi potansiyeli, Asya-Pasifik coğrafyasında Türkiye için stratejik bir alan yaratıyor. Kurulacak olan tesis, yalnızca Endonezya pazarıyla sınırlı kalmayacak; çevre ülkelerle savunma sanayi işbirlikleri için de bir üs işlevi görecek.
Bu yatırımla birlikte Türk mühendisliği, yalnızca coğrafi değil teknolojik sınırlarını da aşarak küresel pazarlarda daha fazla görünür olacak.