İsrail, ABD hükümeti ile imzaladığı anlaşma kapsamında Boeing firmasından KC-46A Pegasus Tanker uçaklarını sipariş etti. ABD Hava Kuvvetleri için geliştirilmiş olan uçağın Re’em tanker filosunun (Boeing 707 uçaklarından dönüştürülen) yerini alması bekleniyor. İlk iki uçağın 2026’da, diğer iki uçağın ise daha sonra teslim edilmesi planlanıyor.
Yüksek yakıt ikmal kapasitesi KC-46A’nın tercih edilmesi için dikkat çeken özellikleri arasında yer almaktadır. 212.299 lbs (96.265 kg) yakıt taşıma kapasitesine sahip olmakla birlikte Kanat Yakıt İkmal Podları (WARPS) ile eş zamanlı olarak iki ayrı uçağa 400 GPM, Gelişmiş Fly-By-Wire İkmal Bomu ile bir uçağa 1200 GPM hızında yakıt aktarımı yapan KC-46A, ikmal işlemlerini 3-4 dakika içinde gerçekleştirmektedir. Bu özellikleri bağlamında dünyanın en gelişmiş çok rollü hava yakıt ikmal uçağı olarak nitelendirilmektedir.
ABD hükümeti ile yapılan 930 milyon dolarlık anlaşma kapsamında ilk iki uçağın 2026’da, kalan iki uçağın ise daha sonraki süreçte teslim edilmesi bekleniyor. Gelecek olan uçaklar İsrail Hava Kuvvetleri’nin (IAF) envanterinde bulunan Re’em adlı yakıt ikmal uçaklarının yerini alacak. Re’em uçakları İsrail Havacılık Endüstrileri (IAI) tarafından Boeing 707 tipi uçakların dönüştürülmesiyle IAF’ta yerini almıştı. IAF tüm yakıt ikmal filosunu KC-46A ile değiştirme taraftarıyken IAI alınan uçakların yeterli olacağını düşünüyor. Joe Biden döneminde silah satışı kısıtlamasına gidilmesinin ardından yerli üretime önem vermeye başlayan İsrail, her ne kadar dışa bağımlılığı azaltmaya çalışsa da güncel askeri anlaşmalara bakıldığında bu durum pek mümkün gözükmemektedir.
Konu bağlamında yakıt ikmal uçaklarının tedariki, genel bağlamda ise imzalanan diğer askeri tedarik anlaşmaları, yakın tarihte yaşanan İsrail-İran Savaşı ve devam etmekte olan Gazze soykırımı ile birlikte incelendiğinde İsrail’in bölgedeki çatışmacı faaliyetlerini devam ettireceği görülmektedir. İran’a yönelik gerçekleştirdiği suikastler ve saldırıları daha ileriye taşıyabilmek amacıyla bu tedarikleri sağlamaktadır. İran’ın nükleer tesislerini hedef alan yeni bir saldırının da habercisi olabilecek bu gelişme İran’a ABD himayesinde verilen bir gözdağı olabilir. İran’ın bu durumu kendisine yönelik değerlendirip savunma sistemlerinde geliştirme-değişiklik yapması beklenmektedir.
İsrail’i ilgilendiren bir başka aktör olan Türkiye, milli ürün teknolojilerindeki başarılı performansıyla İsrail’i tedirgin etmektedir ve buna bağlı olarak alternatif ürün arayışlarına girmesine neden olmaktadır. Bu kapsamda ABD ve Avrupa ülkelerinden ihraç ettiği savunma teknolojileri İsrail’i bir nebze olsa rahatlatmaktadır. Ancak dışa bağımlılığını azaltmadığı ve elindeki sistemleri geliştirmediği müddetçe İsrail Devleti yerinde saymaya devam edecektir.