Doğayı Aşan Sentetik Protein Tasarımı

📌Times of Defence Yazarı Mehmet Uslu:
Integra Therapeutics, UPF-MELIS ve CRG iş birliğiyle, doğadaki proteinlerden daha etkili şekilde genom düzenleyebilen sentetik proteinler geliştirdi.
1️⃣Bu proteinler, özellikle kanser ve nadir hastalıkların tedavisinde gen ve hücre terapileri için yeni olanaklar sunuyor.
2️⃣Transpozazların İşlevsel Çeşitliliği Genişletildi
Araştırmacılar, 31.000’den fazla ökaryotik genomu tarayarak 13.000 yeni PiggyBac dizisi keşfetti. Bunlardan 10’u aktif transpozaz olarak tanımlandı ve biri insan birincil T hücrelerinde yüksek aktivite göstererek klinik uygulamalara uygunluk potansiyeli sundu.
3️⃣Üretken Yapay Zekâ ile Yeni Proteinler Üretildi
Protein büyük dil modeli (pLLM) kullanılarak, keşfedilen PiggyBac dizileriyle eğitilen yapay zekâ, gelişmiş aktiviteye sahip tamamen yeni protein dizileri oluşturdu. Bu diziler, FiCAT gibi ileri gen düzenleme platformlarıyla uyumlu çalışabiliyor.
4️⃣Yapay Zekâ Proteinlerin ‘Gramerini’ Öğreniyor
CRG’deki araştırmacılar, yapay zekâ modellerinin bilinen tüm protein dizileriyle eğitilerek proteinlerin yapısal ve işlevsel dilini öğrendiğini ve bu dil üzerinden yeni, anlamlı proteinler üretebildiğini belirtiyor. Bu, biyolojik tasarımda devrim niteliğinde bir gelişme.
5️⃣Düşük Maliyetli ve Yüksek Etkili Gen Düzenleme
Yeni proteinler, genetik materyalin güvenli ve hedefli biçimde hücrelere aktarılmasını sağlıyor. Bu da kişiselleştirilmiş tıpta, gen terapilerinde ve biyoteknoloji uygulamalarında daha etkili, ölçeklenebilir ve erişilebilir çözümler sunuyor.
✔️Süper Asker ve Yapay Gıda Projeleriyle İlişki
Bu gelişmeler, süper asker projeleri ve yapay gıda üretimi açısından stratejik bir dönüm noktası olabilir. Genom düzenleme yoluyla kas dayanıklılığı, bağışıklık tepkisi veya bilişsel kapasite gibi özelliklerin optimize edilmesi, askeri biyoteknoloji alanında doğrudan uygulanabilir. Aynı şekilde, yapay zekâ ile tasarlanmış proteinler, sürdürülebilir ve besin değeri yüksek yapay gıdaların üretiminde kullanılabilir. Bu, hem savaş alanında biyolojik üstünlük hem de küresel gıda güvenliği açısından çığır açıcı potansiyel taşır.