Doğu Akdeniz, tarih boyunca jeopolitik ve ekonomik açıdan önemli bir bölge olmuştur. Antik çağlardan günümüze kadar çeşitli medeniyetlerin ticaret yollarının kesişimindeki bu alan, günümüzde enerji kaynakları nedeniyle yeniden küresel ilgi odağına dönüşmüştür. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA, 2023) verilerine göre, bölgede keşfedilen doğal gaz rezervleri yaklaşık 3,5 trilyon metreküp seviyesindedir. Bu miktar, Doğu Akdeniz’i küresel enerji arz güvenliği açısından stratejik bir hale getirmektedir.
Türkiye, sahip olduğu uzun kıyı şeridi ve coğrafi konum avantajıyla bölgedeki enerji denkleminin temel aktörlerinden biri olmayı hedeflemektedir. Son yıllarda yürütülen derin sondaj faaliyetleri, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı ve bölgesel güç konumunu güçlendirme stratejisinin önemli bir parçasıdır. Bu yazıda, Doğu Akdeniz’in enerji potansiyeli, Türkiye’nin sondaj kapasitesi ve faaliyetlerin jeopolitik yansımaları ele alınacaktır.
Doğu Akdeniz, son on yılda yapılan keşiflerle dünya enerji haritalarında önemli bir konum kazanmıştır. İsrail’in Leviathan ve Tamar, Mısır’ın Zohr ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Afrodit sahaları bölgenin enerji kapasitesini gözler önüne sermektedir. Bu keşifler, bölgenin dünya doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %2,5’ini barındırabileceğini göstermektedir.
Türkiye, 2017’den itibaren hem kendi kıta sahanlığında hem de KKTC’nin yetki alanlarında derin sondaj faaliyetlerine başlamıştır. Bu faaliyetler, yalnızca enerji temini açısından değil, aynı zamanda deniz yetki alanları üzerindeki tek taraflı girişimlere karşı hukuki bir duruş sergilemek açısından da önem arz etmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin Rus gazına olan bağımlılığını azaltma politikaları, Doğu Akdeniz’i enerji arz güvenliği için alternatif bir bölge haline getirmiştir. Bu durum, Türkiye’nin enerji diplomasisinde daha etkin bir konuma yükselmesini mümkün kılmaktadır.
Türkiye, derin sondaj faaliyetlerinde bağımsız hareket edebilmek amacıyla son yıllarda önemli teknolojik yatırımlar yapmıştır. Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri, 12.000 metreye kadar sondaj yapabilme kapasitesi ile Türkiye’ye uluslararası ölçekte rekabet gücü kazandırmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, bu alanda yapılan yatırımlar 5 milyar doları aşmıştır.
Bunun yanında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından yürütülen sismik araştırmalar sayesinde enerji arama faaliyetleri bilimsel verilere dayandırılmakta, ekonomik ve çevresel riskler azaltılmaktadır. Bu gelişmeler, Türkiye’nin enerji ithalatını orta vadede düşürme ve uzun vadede enerji ihracatçısı bir ülke olma potansiyelini artırmaktadır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü sondaj faaliyetleri, bölgedeki siyasi dengeleri de etkilemektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, Türkiye’nin faaliyetlerini uluslararası deniz hukuku çerçevesinde tartışmalı görerek AB ve ABD’den diplomatik destek aramaktadır. Türkiye ise kıta sahanlığı haklarına ve KKTC’nin yetkilerine dayanarak bu faaliyetleri meşru bir zeminde yürüttüğünü savunmaktadır.
2019 yılında Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanları Mutabakatı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hukuki pozisyonunu güçlendiren önemli bir adım olmuştur. Ayrıca Mısır ve İsrail ile ilerleyen dönemde yapılabilecek enerji iş birlikleri hem bölgedeki gerilimleri azaltabilir hem de enerji koridorlarının güvenliğini artırabilir.
Derin sondaj faaliyetleri, Türkiye’nin enerji güvenliği ve Doğu Akdeniz’deki stratejik konumunu güçlendirme hedeflerinde kritik bir rol oynamaktadır. 2030 yılına kadar Türkiye’nin bölgedeki rezervlerden elde edeceği doğal gazın, ülke tüketiminin yaklaşık %20’sini karşılayabileceği tahmin edilmektedir (IEA, 2023).
Ancak, bu süreç çevresel riskler, maliyetler ve diplomatik gerginlikler nedeniyle dikkatle yönetilmelidir. Türkiye’nin başarılı bir strateji yürütebilmesi için bilimsel veriye dayalı arama çalışmaları, uluslararası hukukla uyumlu diplomasi ve teknolojik yatırımların sürekliliği büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, derin sondaj faaliyetleri yalnızca enerji keşfi değil, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel liderlik vizyonunun da bir parçasıdır. Bu faaliyetlerin başarısı, önümüzdeki yıllarda Doğu Akdeniz’in enerji jeopolitiğini yeniden şekillendirecek bir potansiyele sahiptir.
Çakır, M. (2021). “Doğu Akdeniz’de Enerji Politikaları ve Türkiye’nin Stratejik Hamleleri.” Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, 8(2), 45-68.
Yılmaz, B., & Demirtaş, M. (2022). Türkiye’nin Deniz Enerji Politikalarında Teknolojik Yatırımların Rolü. Ankara: SETA Yayınları.
International Energy Agency (IEA). (2023). World Energy Outlook 2023: Mediterranean Region Focus. Paris: IEA Publications.
Tagliapietra, S. (2017). Energy: A Shaping Factor for Regional Stability in the Eastern Mediterranean. Bruegel Policy Brief, Brussels.