Türkiye’nin Ufukları Gören Gözü: AESA MURAD Radarı

Times of Defence – Güvenlik ve Strateji Araştırmacısı Mehmet Uslu – 29 Ekim 2025
Günümüz muharebe sahasında, savaş uçakları olarak tanımlanan hava platformları, sürekli gelişen teknolojik yeteneklerle donatılarak etkinliklerini ve yıkım kapasitelerini artırmaktadır. Özellikle Hava-Yer görevlerinde kritik rol üstlenen bu platformlar, tarihsel süreç içerisinde yaşanan teknolojik ilerlemelere paralel olarak; gelişmiş aviyonik süitler, yüksek performanslı radar sistemleri, entegre komuta-kontrol yapıları, sofistike elektronik harp (EH) sistemleri, artırılmış menzil sağlayan güçlü motor teknolojileri ve akıllı mühimmat sistemleri ile teçhiz edilmiştir.
Bu teknolojik evrim, platformlar arası rekabeti artırmış ve benzer yeteneklere sahip hava araçları arasındaki hava-hava muharebelerini daha karmaşık ve çok katmanlı bir hale getirmiştir. Hava-hava harbinin en kritik bileşenlerinden biri olan radar sistemleri, “görünmeden tespit etme ve angaje olma” (ilk görme, ilk vurma) kabiliyetini hedeflemektedir.
Bu stratejik bağlamda Türkiye, kendi ulusal çözümünü geliştirerek yerli ve milli savunma sanayii hedefleri doğrultusunda önemli bir ilerleme kaydetmiştir. Bu çabanın bir ürünü olan MURAD Aktif Elektronik Taramalı Dizi (AESA) radarı, Türk Hava Kuvvetleri için kritik bir sensör kabiliyeti olarak konumlandırılmıştır. Muharip hava platformlarının temel bileşenlerinden olan AESA radar teknolojisi, MURAD sistemi özelinde F-16, Bayraktar KIZILELMA ve Bayraktar AKINCI platformlarına başarıyla entegre edilmiş ve test süreçleri tamamlanmıştır. Bu gelişme, kritik bir teknoloji alanında dışa bağımlılığın azaltılması ve askeri güvenlik kabiliyetlerinin artırılması bakımından önemli bir eşiğin aşıldığını göstermektedir.
Türkiye’nin AESA Radar Devrimi: MURAD Projesi ve Stratejik Etkileri
Türkiye’nin savunma sanayiinde attığı adımlar, son yıllarda platform üretiminden kritik alt sistemlerin yerlileştirilmesine doğru evrilmiştir. Bu evrimin en somut ve stratejik açıdan en kritik örneklerinden biri, Aselsan tarafından yürütülen Aktif Faz Dizili Anten (AESA) radar projeleridir. Sağlanan veriler, bu alanda sadece bir ihtiyacı karşılamanın ötesinde, Türk Hava Kuvvetleri’nin (HvKK) gelecekteki muharebe doktrinini yeniden şekillendirmeyi amaçlayan kapsamlı bir stratejinin varlığını ortaya koymaktadır. Aselsan’ın AESA radar yol haritasını, bu teknolojinin getirdiği taktiksel avantajları ve MURAD 100-A gibi spesifik ürünlerin stratejik önemini ortaya koymaktadır.

AESA MURAD Radarı özellikleri:
Hava-Hava İşlevleri
- Uzun Menzil Arama
- Ararken Takip
- Çoklu Hedef Takibi
- Ara Safha Güdüm
- Akın Tespit
- Hava Durumu Tespit
- Hava Muharebesi Manevrası
Hava-Yer İşlevleri
- Şerit Sar
- Nokta Sar
- Yer Haritalama
- Hareketli Yer Hedefi Tespiti ve Takibi
- Deniz Arama ve ISAR
- Hava Yer Mesafe Ölçümü
- Doppler Huzme Keskinleştirme
- Otomatik irtifa Belirleme
Yetenekler
- Çok Fonksiyonlu Radar
- Eş Zamanlı Hava-Hava ve Hava-Yer Görevleri
- Yüksek Güvenirlilik ve Kullanıma Hazır Olma
- İşbirlikçi Olmayan Hedef Tanıma
- Otomatik Hedef Tanıma
- Karıştırmaya Karşı Dayanıklılık
- Elektronik Destek
- Elektronik Taarruz
- 
AESA Teknolojisi: Neden Bir “Oyun Değiştirici”?
AESA’nın neden geleneksel radarlardan farklı olduğunu anlamalıyız. AESA radarları mekanik olarak dönen bir anten yerine, yüzlerce (veya binlerce) bağımsız “modül” üzerinden elektronik olarak hüzme yönlendirmesi yapar. Bu temel fark, bir dizi devrimsel avantajı beraberinde getirir:
- Çoklu Görev (Multi-Function): “Eş Zamanlı Hava-Hava ve Hava-Yer Görevleri” kabiliyeti en önemli çıktıdır. Bir F-16 pilotu, eski radarlarla ya hava hedefini ya da yer hedefini aramak zorundayken, AESA ile aynı anda hem düşman uçağını takip edip ona füze güdüleyebilir, hem de yer yüzeyinin yüksek çözünürlüklü SAR görüntüsünü alabilir.
- Hız ve Çeviklik: Elektronik tarama, mekanik taramadan binlerce kat daha hızlıdır. Bu, radarın aynı anda düzinelerce hedefi takip edebilmesi (Çoklu Hedef Takibi) ve füze saldırısı (Akın Tespiti) gibi ani tehditlere anında tepki verebilmesi anlamına gelir.
- Gizlilik (LPI): “Düşük Olasılıkla Tespit Edilebilirlik (LPI)” özelliği, AESA radarların düşman Elektronik Destek (ED) sistemleri tarafından tespit edilmesini zorlaştırır. Radar, frekans değiştirerek veya çok düşük güçte çalışarak adeta “fısıltıyla” tarama yapabilir.
- Güvenilirlik ve Elektronik Harp: Modüler yapı, “Performansta Kademeli Azalma” (Graceful Degradation) sağlar. Yani, birkaç modül arızalansa bile radar çalışmaya devam eder. Ayrıca, verilerde belirtilen “Elektronik Taarruz” ve “Karıştırmaya Karşı Dayanıklılık” yetenekleri, AESA’yı sadece bir sensör değil, aynı zamanda aktif bir elektronik harp silahı haline getirir.

- 
Aselsan’ın Üç Ayaklı AESA Stratejisi
Aselsan’ın AESA teknolojisini üç temel platforma yaydığını göstermektedir:
- Mevcut Filo (F-16 – MURAD): 2018’de başlatılan ve 2023’te hazır olması hedeflenen MURAD F-16 radarı, projenin “amiral gemisi”dir. Bu, mevcut F-16 filosunu, 4. nesilden 4.5+ nesil seviyesine çıkaran bir güç çarpanıdır. Bu modernizasyon, F-16’ların, 5. nesil uçakların domine ettiği bir savaş alanında dahi on yıllarca etkin kalmasını sağlayacaktır.
- Geleceğin Platformu (MMU – BÜFRİS): Milli Muharip Uçak (MMU) için geliştirilen BÜFRİS (Bütünleşik Radyo Frekans Sistemi), AESA teknolojisinin zirve noktasıdır. Bu sadece bir radar değil, aynı zamanda elektronik harp, haberleşme ve algılama fonksiyonlarını tek bir sistemde birleştiren bütünleşik bir sistemdir. MMU’nun “düşük görünürlük” (stealth) kabiliyetinin ayrılmaz bir parçasıdır.
- İnsansız Güç (AKINCI TİHA): Belki de en dikkat çekici stratejik hamle, AESA’nın İHA’lara entegrasyonudur. MURAD 100-A verilerinde “hem muharip jet uçaklarına hem de İHA’lara entegre edilebilen” ifadesi, bu vizyonu doğrulamaktadır. AESA radarlı bir AKINCI, kendi hava-hava füzeleriyle (BVR) düşman helikopterlerini veya İHA’larını avlayabilir, yüksek çözünürlüklü SAR/GMTI ile derin keşif yapabilir veya bir F-16 için hedef tespiti yaparak “sadık kanat adamı” görevi görebilir.

- 
MURAD 100-A: Teknolojik Derinlik
MURAD 100-A’nın spesifik özellikleri, Aselsan’ın teknolojik yetkinliği hakkında önemli ipuçları vermektedir:
- GaN Teknolojisi: “GaN Güç Yükselteç” ibaresi kritiktir. Galyum Nitrür (GaN) teknolojisi, eski nesil Galyum Arsenit (GaAs) tabanlı AESA’lara göre çok daha yüksek güç ve verimlilik sağlar. Bu, daha uzun menzil, daha iyi hedef tespiti ve karıştırmaya karşı daha yüksek dayanıklılık demektir.
- BVR Yeteneği: “BVR (Beyond Visual Range) füze güdüm kabiliyeti’nin “oyun değiştirici” olarak tanımlanması, radarın temel amacını özetler: Görüş ötesi mesafeden düşmanı görüp, angajmana girmek.
- Gelişmiş Yer Modları: Sadece “Yer Haritalama” değil, aynı zamanda “Yüksek Çözünürlüklü Şerit/Spot SAR” ve “GMTI/GMTT” (Hareketli Yer Hedefi Tespiti/Takibi) modları, radarın hassas taarruz görevleri için de birincil sensör olacağını göstermektedir.

- 
Zorluklar ve Stratejik Sonuç
AESA teknolojisinin “Yüksek Maliyet”, “Karmaşık Tasarım” ve “İmalat Zorlukları” gibi dezavantajlarını da göz ardı etmemeliyiz. Bu durum, projenin sadece teknik değil, aynı zamanda ekonomik ve endüstriyel bir mücadele olduğunu göstermektedir. Aselsan’ın bu projeyi “öz kaynaklarıyla” geliştirmesi, bu zorlukların farkında olduğunu ve teknoloji transferi engellerini aşarak tam bağımsızlığı hedeflediğini kanıtlamaktadır.
Aselsan’ın AESA radar hamlesi, Türk savunma sanayii için bir “parça üretme” projesi değil, bir “kabiliyet sıçraması” projesidir. MURAD ve BÜFRİS, Türk Hava Kuvvetleri’ne aynı anda birden fazla işi yapabilen, daha gizli, daha dayanıklı ve daha ölümcül bir algılama gücü kazandırmaktadır. F-16’ları modernize etmek, MMU KAAN’ı yerli sistemlerle donatmak ve AKINCI ve KIZILELMA gibi İHA/SİHA’ları stratejik bir silaha dönüştürmek; tüm bu hedeflerin ortak paydası ve en kritik teknolojik bileşeni, geliştirilmekte olan bu yeni nesil AESA radarıdır.
 
				




