Modern muharebe sahasında hava platformları stratejik önem arz etmekte, operasyonların ilk aşamasında stratejik noktalara hava saldırıları icra edilmektedir. Modern muhabere sahasının doğası gereği yerli ve millî hava platformlara sahip olmak, aktörleri caydırıcılıkta ön plana çıkarmaktadır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti 5. nesil savaş uçağı MMU KAAN’ın üretimi konusunda faaliyetlerine devam etmekte, dünyada 5. Nesil savaş uçağı geliştirebilen sayılı ülkeler arasında yerini almak adına adım atmıştır.
Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut F-16 platformlarının 2030’lu yıllardan itibaren kademeli olarak envanter dışına çıkacağı öngörülmektedir. Bu değişimin yol açacağı kuvvet açığını yerli bir beşinci nesil savaş uçağı ile kapatmak amacıyla başlatılan KAAN Geliştirilmesi Projesi, Türkiye’nin savunma sanayiinde ileri teknolojiye dayalı stratejik bir eşiği temsil etmektedir. TUSAŞ’ın ana yükleniciliğinde yürütülen proje aynı zamanda ulusal uçak tasarımı, entegrasyonu, üretimi ve sertifikasyonu kabiliyetlerinin geliştirilmesini hedeflemektedir.
Söz konusu girişim, sadece platform üretimiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda ülke genelinde bir teknoloji ve insan kaynağı ekosisteminin inşa edilmesini amaçlamaktadır. Bu yönüyle KAAN Projesi, Türkiye’nin havacılıkta dışa bağımlılığını azaltmanın ötesinde, küresel savunma mimarisinde stratejik bir aktör olarak konumlanma çabasının en önemli yansımasıdır.
KAAN, boyut ve performans değerleri itibarıyla beşinci nesil muharip uçaklar arasında rekabetçi bir konumda yer almaktadır. Aşağıda teknik bileşenleri özetlenmiştir:
Boyutlar ve Kütle: Kanat açıklığı 13,4 m, uzunluk 20,3 m, kanat alanı 71,6 m²; azami kalkış ağırlığı ise 34.750 kg’dır.
İtki ve Performans: Çift motorlu yapıdadır; her biri 13.150 kgf itki gücü sağlayan iki turbofan motor ile 1.8 Mach azami hıza ve 55.000 ft servis tavanına ulaşabilmektedir.
Uçuş Zarfı: +9/-3,5 G limitleri ile yüksek manevra kabiliyeti sunar; süper seyir (supercruise) kabiliyeti mevcuttur.
Gizlilik Özellikleri: Radar ve kızılötesi iz azaltma teknikleri, dahili silah yuvaları ve özel gövde tasarımıyla düşük görünürlük sağlanmaktadır.
Aviyonikler: Entegre modüler yapıdaki aviyonik mimari; sensör füzyonu, geniş ekran göstergeler, kaska monteli gösterge sistemleri, elektro-optik, RF sistemleri ve IFF ile bütünleşik çalışmaktadır.
Muharebe Yetkinlikleri: Görüş içi ve ötesi silahlar, hassas vuruş kabiliyeti, yapay zekâ destekli karar destek sistemleri ile görev verimliliği artırılmıştır.
KAAN, hem hava-hava hem hava-yer muharebe görevleri için optimize edilmiş çok rollü bir platform olarak planlanmıştır. Harekât alanında yüksek durumsal farkındalık sunan uçak, gelişmiş sensör füzyonu ve karar destek sistemleri ile birlikte karmaşık harp ortamlarında etkinlik sağlayabilmektedir.
Müşterek çalışabilirlik ilkesi doğrultusunda F-16, HİK, SİHA ve ATAK gibi diğer platformlarla entegre görev icrası mümkündür. Süpersonik hızlarda dâhili silah yuvalarından hassas atış yapabilmesi, KAAN’ı yüksek hızda çatışma ortamlarında düşük izli ve ölümcül bir varlık hâline getirmektedir. Muharebe hasar tespiti, kısa görev hazırlık süresi, kolay bakım ve sürdürülebilir ömür döngüsü gibi parametreler operasyonel çeviklik ve görev sürekliliği açısından önemli avantajlar sunmaktadır.
KAAN’ın sahaya sürülmesiyle Türkiye, beşinci nesil muharip uçak üretebilen sınırlı sayıdaki ülke arasında yerini almış olacak. ABD’nin F-22 ve F-35 sistemleri, Çin’in J-20’si, Rusya’nın Su-57’si ile mukayese edildiğinde KAAN; hem mühendislik çözümlemeleri hem de stratejik vizyon itibarıyla özgün bir yere sahiptir.
Uçak, NATO kuvvet yapısına entegre olabilecek altyapıyla geliştirilmektedir ve özellikle yapay zekâ destekli aviyonik sistemleriyle “dijital savaş alanı” kavramının öncüllerinden biri olmaya adaydır. Ayrıca yerli üretim oranı ve millî yazılım sistemleri sayesinde veri güvenliği açısından da dışa bağımlılığı en aza indiren bir yaklaşım benimsenmektedir.
IDEF (Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı) 2025’in ardından görüldüğü üzere MMU KAAN, sadece bir muharip uçaktan çok daha öte, Türkiye’nin yüksek teknolojili savunma platformları geliştirme ve ihraç etme kapasitesinin bir sembolüdür. IDEF, Türkiye’nin savunma ekosisteminde geldiği noktayı göstererek ‘dosta güven, düşmana korku salan’ bir savunma ekosistemini tüm dünyaya göstermiştir.
Savunma sanayiinin dışa bağımlılıktan kurtulması yönünde atılan adımlar, yüksek mühendislik kapasitesinin millîleştirilmesi ve beyin gücünün yurt içinde tutulması açısından MMU KAAN Projesi, sistemik bir dönüşümün kilit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.
2024 yılında gerçekleşen ilk uçuşun ardından, KAAN’ın seri üretim sürecine girmesiyle birlikte Türk Hava Kuvvetleri, yeni nesil hava hâkimiyetini millî imkanlarla tesis edecek kapasiteye ulaşacaktır. Yani MMU KAAN ile Türkiye hem bölgesel hem de küresel güç projeksiyonunda caydırıcılığını artırarak ‘dosta güven, düşmana korku salmaya’ devam edecektir.
[…] Kaynak: Times of Defence […]