Çin’in Akıllı Savaş Doktrini: Savunma Sanayii Perspektifinden Teknik Bir Analiz

Times Of Defence Yazarı – Öğr. Gör. Ömer Memoğlu – 05 Eylül 2025
21. yüzyılın savaş paradigması yalnızca sayısal üstünlükle değil, teknoloji ve bilgi tabanlı sistemlerin entegrasyonu ile şekillenmektedir. Modern muharebe sahasında entegre sistemler geliştirmek ve bu sistemlere müşterek kabiliyet kazandırmak kritik önem taşımaktadır. Çin’in gerçekleştirdiği askerî geçit töreni kapsamında varlığı bilinen ancak görücüye çıkmamış olan ileri teknoloji sistemler, dünyaya bir mesaj niteliğindeydi.
Çin, sahip olduğu bu sistemlere dair geliştirdiği “akıllı savaş doktrini” ile modern silah teknolojilerini ve yapay zekâ tabanlı sistemleri birleştirerek (entegre + müşterek kabiliyet) sahada asimetrik üstünlük sağlamayı hedeflemektedir. Pekin’de düzenlenen büyük askerî geçit törenleri, Çin’in küresel güç dengelerini etkileyebilecek stratejik kapasitesini açıkça gözler önüne serdi. Bu analiz, Çin’in akıllı savaş konseptini, savunma sanayii sistemleri çerçevesinde teknik alt başlıklar çerçevesinde ele almayı/incelemeyi amaçlamaktadır.

Sistem Entegrasyonu ve Ağ Merkezli Operasyonlar
Çin’in akıllı savaş doktrini/konsepti, insan ve makine arasındaki etkileşimi hızlandırmayı amaçlayan “insan-makine-ortak” bir savaş doktrinini öngörmektedir. J-20 savaş uçaklarıyla entegre çalışan GJ-11 “Sharpsword” insansız hava araçları ve robot kurtlar, çeşitli görevleri (keşif, düşman takibi, hassas saldırı vb.) organize bir şekilde yerine getirebilmektedir.
GJ-11 “Sharpsword” insansız savaş uçağı, düşük radar izine sahip tasarımı sayesinde hava savunma sistemlerinden kaçınma/radara yakalanmama yeteneğiyle dikkat çekiyor. Bu platform bir pilotlu savaş uçağı ile senkronize çalışarak, aynı anda çok sayıda insansız platform ile koordineli saldırılar gerçekleştirebiliyor. Böylece bağımsız bir hava taarruz grubu oluşturabilen GJ-11, özellikle ABD üsleri ve yüksek değerli hava hedefleri için ciddi operasyonel bir risk teşkil ediyor.

Bu sistemler, ağ merkezli komuta-kontrol altyapısı ile birleştirildiğinde gerçek zamanlı veri paylaşımı ve hızlı karar alma kapasitesini artırarak sahada taktiksel avantaj sağlamaktadır.
Yapay Zekâ ve Otonom Silah Sistemleri
Çin, yapay zekâ ve otonom sistemleri hem kara hem deniz hem de hava platformlarına entegre ederek karar alma süreçlerini hızlandırma stratejisini izlemektedir. AJX-002 insansız denizaltı ve robot kurtlar gibi araçlar, yüksek derecede otonom görev icra edebilmekte; GJ-11 insansız savaş uçağı ise pilotlu uçaklarla koordineli olarak “loyal wingman”konseptinde operasyon yürütmektedir.
Bu yapay zekâ tabanlı sistemler; hedef tanıma, saldırı optimizasyonu ve savunma önceliklendirmesi gibi görevlerde insan faktörünü destekleyerek savaş etkinliğini artırmaktadır.
AJX-002 dev otonom denizaltı dronu hem torpido hem de denizaltı görevlerini bir arada yürütebilen bir silah sistemi olarak öne çıkıyor. Bu su altı aracı, düşük akustik imzası sayesinde sessiz bir şekilde faaliyet gösterebiliyor ve uzun menzil kapasitesi sunuyor. Mürettebatsız olarak tasarlanmış olması sistemin denizaltı görevlerini insansız şekilde yerine getirebilmesini sağlamaktadır.

Yeni Nesil Füze ve Hava Savunma Sistemleri
Çin’in askerî geçit töreninin ardından en dikkat çeken savunma sistemlerinden bir diğeri ise füze sistemleri. Çin’in stratejik füze sistemleri hem menzil hem de savunma delme kapasitesi açısından oldukça dikkat çekiyor.
DF-5C, DF-61 ve DF-17 gibi kıtalararası ve hipersonik füzeler, mevcut hava ve füze savunma sistemlerini aşabilecek şekilde tasarlanmış. HQ-19, HQ-12 ve HQ-29 gibi hava savunma sistemleri yüksek irtifa tehditlerine karşı entegre koruma sağlıyor. OW5 serisi lazer savunma sistemleri ise düşük hızlı insansız hava araçlarını saniyeler içinde etkisiz hâle getirerek hem maliyet hem de hız avantajı sunmaktadır.
Özellikle DF-5C tahmini 20 bin kilometreden fazla bir menzile sahip ve bu füze sistemi mevcut savunma sistemlerini aşma kapasitesi bakımından kayda değer iyileştirmeler içeriyor. Bu füzenin teorik olarak dünyanın herhangi bir noktasını hedef alabilecek kapasitede (tüm dünyayı vurabilen füze) olduğu değerlendiriliyor. Ayrıca DF-5C’nin yeni versiyonu tek bir füze üzerinde 12’ye kadar bağımsız nükleer başlık taşıyabilecek şekilde tasarlanmış durumda.

Çin, Denizlerde ve Uzayda Stratejik Üstünlük Hedefliyor
AJX-002 insansız denizaltı, denizaltı ve torpido görevlerini otonom olarak birleştirerek deniz alanında stratejik caydırıcılık sağlamaktadır. YJ serisi füzeler, özellikle YJ-21 ile uçak gemisi avcısı kapasitesi sunarken, HQ-29 uzay savunma sistemi ile Çin, yabancı uydulara yönelik tehditleri yönetebilecek kapasiteyi sergilemektedir. Bu sistemler Çin’in deniz ve uzay alanında çok boyutlu üstünlük sağlamaya yönelik savunma sanayii yaklaşımlarının bir göstergesidir.
Çin ordusu YJ-17, YJ-19 ve YJ-20 hipersonik füzelerle birlikte yeni YJ-15 sistemini de tanıttı. “Ying Ji” yani “Kartal Saldırısı” anlamına gelen YJ serisi hem gemilerden hem de hava platformlarından fırlatılabiliyor ve deniz üzerindeki kritik hedeflere ağır darbe indirmek üzere tasarlandı. YJ-21 ise “uçak gemisi avcısı” olarak anılıyor. Bu füze yüksek değerli deniz hedeflerini vurmak amacıyla geliştirilmiş, süpersonik hızlara ulaşabilen ve 600 kilometreden uzun menziliyle modern deniz savaşlarında stratejik bir üstünlük oluşturuyor.

Sonuç Yerine: 21. Yüzyıl Muharebesinde Çin’in Teknoloji ve Entegre Sistem Üstünlüğü
Pekin’de gerçekleşen askerî geçit törenin ardından Çin’in “akıllı savaş doktrini” bağlamında geliştirdiği sistemler incelendiğinde, hem asimetrik hem de algoritmik üstünlüğü sahada somutlaştırmayı/pekiştirmeyi hedeflediği görülmekte, özellikle entegre sistemler geliştiren Çin’in bu sistemlere müşterek kabiliyet kazandırarak çok boyutlu bir güvenlik yaklaşımı/mimarisi dizayn ettiği anlaşılmaktadır.
Çin’in yapay zekâ tabanlı insansız platformları, hipersonik ve kıtalararası füze sistemleri, lazer tabanlı hava savunma sistemleri ile deniz ve uzay yetenekleri de göz önüne alındığında, savaş konseptini ABD’nin “Joint All-Domain Operations” yaklaşımına karşı konumlandırdığını değerlendirmek söz konusudur.
Bu durum, 21. yüzyılın muharebe sahasında teknoloji ve bilgi üstünlüğünün geleneksel nükleer caydırıcılık kadar kritik bir güç unsuru hâline geldiğini/dönüştüğünü göstermektedir. Özellikle uçak gemisi avcısı olarak nitelendirilen YJ-21 gibi uzun menzilli/süpersonik hıza ulaşabilen uçak gemisi avcısı füze sistemleri, kuvvet aktarımı çerçevesinde yüksek değerli deniz hedeflerini imha kabiliyetine sahip olması dolayısıyla Çin’e stratejik bir üstünlük sağlayabilir.