Asya’nın Yükselen Gücü: Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması “Çelik Tayfun” Uçak Gemilerinin Yetenek Analizi

Güldeniz Suna – Times of Defence Araştırmacısı – 17 Eylül 2025

 

Kuruluş yıllarından bu yana dünyanın lideri olmak için çabalayan ve bunun için sömürge kolonileri kuran, işgal ettiği toprakların halklarını katleden, kapitalizmin ve emperyalizmin kaynağı olan ABD; artık eski gücünü kaybetmeye başlamış durumdadır. Amerikan emperyalizminin farkına varan ülkeler artık güçlerini artırmaya, kendi içlerinde ikili veya çoklu iş birlikleri yürütmeye, bölgesel örgütler oluşturarak birbirlerini desteklemeye odaklanmıştır. Bu faaliyetler çerçevesinde öne çıkan ülkeler Türkiye, Rusya ve Çin olmuştur. Askeri, ekonomik ve siyasal dengeleri değiştiren bu ülkeler, ABD hegemonyasını reddederek dünyanın ABD’den ibaret olmadığını göstermiştir.

Soğuk Savaş Dönemi’nde ABD’nin en azılı düşmanı Sovyetler Birliği iken bugün bu koltuğu Çin devralmıştır. Bunun altında yatan çeşitli nedenler bulunmaktadır:

  • Çin’in teknolojideki liderlik çabaları
  • Küresel pazarda ABD etkisini kırması
  • Askeri yatırımlarıyla ABD’yi geride bırakması

Nedenler artırılabilmekle birlikte ABD-Çin rekabetini temel düzeyde anlamak için bu üç madde yeterli olacaktır. Yazının konusunu oluşturan üçüncü madde ele alındığında Çin’in askeri kabiliyetlerini artırmak için kaynaklarının büyük kısmını bu alana aktardığı su götürmez bir gerçektir. Kısa sürede dünya devlerinin arasına adını yazdırarak ABD’nin nefretini üzerine çekmiştir. Ancak Asya ülkelerinin de ilgisini üzerine çekerek onlar için bir umut kaynağı olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.

Bu yazıda Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun denizlerdeki gücü “Çelik Tayfun” ele alınacak olup teknik kabiliyetleri, Çin’in dış politikasına olan etkisi ve Türkiye açısından sonuçları incelenecektir.

Çelik Tayfun ve Unsurları

Asıl adı Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması (PLAN) olan Çelik Tayfun; 23 Nisan 1949’da kurulan ve 384.000 aktif personelden oluşan bir deniz kuvvet donanmasıdır. Kuzey Denizi Filosu, Doğu Denizi Filosu ve Güney Denizi Filosu olmak üzere üç filoya ayrılan donanmanın tamamı 544 gövdeden meydana gelmekte olup bunların 3’ü uçak gemisi, 74’ü denizaltı, 72’si muhrip ve 45’i fırkateynden oluşmaktadır.

Çelik Tayfun Uçak Gemileri ve Teknik Özellikleri

Liaoning (16) Tip 001 Uçak Gemisi: Orijinali Sovyet döneminden kalma Kuznetsov sınıfı bir Varyag gemisi olan Liaoning, 1998’de Ukrayna’dan satın alındı ve tamamlanan inşasının ardından 2012 yılında hizmete girdi. 74 m genişlik ve 306 metre yüksekliğe sahip gemi, yaklaşık 60.000 ton yük ile beraber 54 km/s hızla seyir gerçekleştirebilmektedir.

Shenyang J-15 savaş uçağı, Z-18, Ka-31 ve Z-9 helikopterleri konuşlandırılan gemi; CATOBAR Sistemi yerine Kısa Kalkış ve Yakalama ile İniş (STOBAR) Sistemi’ni kullanmaktadır. Bu sistemde yer alan ski-jump rampası sayesinde uçak kısa mesafede güvenli kalkış yapabilmektedir. CATOBAR Sistemi’ne göre daha basit ve az maliyetli olmakla beraber kullanılabilen uçak çeşidi azdır. Konvansiyonel sınıfta yer alan devamlı yüksek güç üretebilen geleneksel buhar türbinleri/şaft sistemini kullanmaktadır. 4 şaftla beraber toplam 200.000 beygir gücüne ulaşmaktadır.

Liaoning (16) Tip 001 Uçak Gemisi

Tip 346 AESA radar ile alan hava savunma yeteneği artan gemi; çoklu arama, takip, güdüm yapmaktadır ve yüksek hedef kapasitesi ile uzun menzile ulaşabilmektedir.

Sovyet versiyonunda yer alan kuzeyburnundaki P-700 Granit rampaları sökülmüştür. Liaoning olarak tasarlanırken klasik uçak gemisi modeli tercih edilerek HQ-10 kısa menzilli yüzey-hava füzesi ile 30 mm kalibreli ve 11 namlulu Gatling tipi yakın hava savunma sistemi Tip 1130’un kullanıldığı bir gemi hâline gelmiştir.

HQ-10 Kısa Menzilli Yüzey-Hava Füzesi

 

Tip 1130 CIWS

Shandong (17) Tip 002/Tip 001A Uçak Gemisi: Liaoning uçak gemisinin geliştirilmesiyle oluşturulan Shandong Tip 002, Çin’in tamamen yerli imkânlarla ürettiği ilk uçak gemisidir. 2019 yılında hizmete giren geminin uzunluğu 315 m, genişliği 75 m, su çekimi ise 11 m’dir; 70.000 ton yük ve 57 km/s ile 14.800 km seyir yapabilmektedir. Uçuş yetenekleri, radar, silah, hava savunma ve güç sistemleri Liaoning ile aynı olmakla beraber bu özellikler iyileştirilmiştir. Ek olarak %10 daha fazla operasyon alanı ile daha geniş ve optimize edilmiş uçuş güvertesine sahiptir.

Shandong (17) Tip 002 Uçak Gemisi

Fujian (18) Tip 003 Uçak Gemisi: Henüz hizmete girmeyen ve test süreci devam eden Fujian (18) Tip 003, önceki gemilere kıyasla farklı teknolojileri ve üstün özellikleriyle dikkat çekmektedir.

Fujian, yazıda daha önce ele alınan uçakların kullanmış olduğu STOBAR İniş-Kalkış Sistemi yerine EMALS (elektromanyetik katapult) destekli CATOBAR (Katapult Destekli Kalkış, Yakalama ile İniş) Sistemi’ni kullanmaktadır. Bu özellik Fujian’ı PLAN’ın (Halk Kurtuluş Ordusu) ilk CATOBAR taşıyıcısı gemisi olarak öne çıkarmaktadır.

EMALS-CATOBAR entegrasyonu sayesinde uçaklar daha ağır faydalı yükler ile kalkış gerçekleştirmektedir ve uzun menzil uçuşları yapmaktadır. Tanker uçakları, İHA’lar ve ağır saldırı uçakları CATOBAR Sistemi’ni kullanan gemilerde konuşlandırılabilmektedir. Sistem düz güvertesiyle geniş operasyon esnekliği de sağlamaktadır.

Büyük avantajlar sağlayan bu sistemin beraberinde getirdiği dezavantajlar ise şu şekildedir:

STOBAR Sistemi’ne göre yüksek maliyet gerektirmektedir.

Bakım-onarım ve operasyonel görevler için ileri seviye teknik altyapı sağlanması gerekir.

Gemi tasarımı ağır ve büyük olmaktadır. Bu durum operasyonel görevlerde olumsuz bir etki oluşturabilmektedir.

Ortalama 80.000 ton yük kapasiteli gemi, 316 m uzunluk ve 76 m genişliğiyle 3000 kişilik mürettabatı bünyesinde barındırmaktadır. Konvansiyonel güç kullanmakla beraber nükleer güç kullanmayan en büyük konvansiyonel savaş gemilerinden birisi olma niteliği taşımaktadır.

59,3 km/s hızla seyir edebilen gemiye, 40 ila 60 hava aracını konuşlandırmak mümkündür. Kesin bilgiler olmamakla birlikte S-band ve X-band AESA radar teknolojisi ve kısa menzilli hava savunma sisteminin (CIWS) gemide konuşlandırılması beklenmektedir.

Fujian (18) Tip 003 Uçak Gemisi

Sonuç Yerine: Çin’in Yükselişi ve Türkiye Özelinde Küresel Etkileri

İleri teknolojisiyle ve ekonomik yatırımlarıyla askeri güçlerin arasına adını yazdıran Çin, uzun yıllardır devam eden Doğu-Batı gerilimini Rusya’dan kendi eksenine çekmiş durumda. Avrupa ülkelerini ve ABD’de endişeye neden olan bu gelişmeler, Asya coğrafyasında (özellikle Hindistan’da) olumlu karşılanmaktadır. Süper güç iddia edilen ABD’yi kendine rakip olarak belirleyen Çin’in hem siyasi hem de askeri savunma çerçevesinde her gün yeni senaryolara/stratejilere yelken açması ve bu kapsamda küresel dengelerin değişimine neden olduğu açıktır. NATO ve ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) kutuplaşmasında kendisine taraf seçenler olduğu gibi denge diplomasisi izleyen ülkelerin olduğunu belirtmek gerekir. Bu ülkelerden akla ilk gelen şüphesiz ki Türkiye’dir. Türkiye Cumhuriyeti diplomasi ve savunmayı müşterek yürüten en başarılı ülkelerden birisi olarak küresel gerilimlerin ve savaşların etkilerini denge rolü üstlenerek en aza indirgemeye çalışmaktadır. Arabuluculuk, ikili görüşmeler ve müzakere masası faaliyetleriyle diplomasinin bir numaralı ismi gelerek dünyadaki prestijini önemli ölçüde artırmıştır.

Çin-ABD ve NATO-ŞİÖ geriliminde de bu diplomasi yeteneklerini konuşturan Türkiye, ilişkilerini iki tarafla da iyi tutmaya özen göstermiş, tabiri caizse dünyanın kaderini belirleyen bir aktör rolü üstlenmiştir. Çin’in yükselişini ise kendi lehine çevirerek iş birliği protokolleri gerçekleştirerek müttefiklerine bir yenisini eklemiştir. Aynı zamanda ABD ile de ilişkilerini olağan seviyede tutarak NATO’nun önemli bir figürü olmaya da devam etmiştir. Değinilmesi gereken husus ise bu faaliyetleri yürütürken millî kimliğinden ve kırmızı çizgilerinden taviz vermemiş olmasıdır. Bu güçlü duruşun mimarlarından en önemlisi olan yerli savunma sanayii girişimlerimiz, devletimizin ulusal, bölgesel ve küresel çerçevede sözü dinlenir ve eli tutulur bir konuma gelmesini sağlamıştır.

Toparlamamız gerekirse ABD-Çin gerilimi ve Çin’in gücünün yükselmesi küresel krizlere neden olurken Türkiye’yi minimum düzeyde etkileyeceği açık ve nettir. Hatta Türkiye’nin lehine bile işlenme ihtimali bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir